Günümüz ekonomisinde, tüketiciler mal satın alırken giderek daha fazla sürdürülebilirliği (sustainability) hesaba katmakta ve bu eğilim, Birleşik Krallık tüketici örgütü “Which”[1] tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışmada açıkça görülmektedir. Bu çalışmada, tüketicilerin %56’sının (yüzde 56) buzdolabı gibi büyük ev aletleri satın alırken sürdürülebilirliği göz önünde bulundurduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak, bu artan farkındalığa ve talebe rağmen, tüketici hukukunda sürdürülebilirlik ile ilgili düzenleyici ortam önemli sınırlamalar ve zorluklar ortaya koymaktadır. Bir kitap bölümünde işte bu konular ele alınmakta, tüketici hukukunda sürdürülebilirlik düzenlemesinin mevcut durumu vurgulanmakta ve uygulanabilir politika önerileri sunulmaktadır.
Sürdürülebilirlik düzenlemesindeki en acil sorunlardan biri yeşil aklamadır. Bu aldatıcı uygulama, markaların ürünlerini veya hizmetlerini yanlış bir şekilde çevre dostu olarak göstermesini içerir. Birleşik Krallık Rekabet ve Piyasalar Otoritesi (Competition and Markets Authority-CMA) tarafından yapılan bir araştırmada[2], 500 satıcının çevrimiçi yaptığı yeşil iddiaların %40’ının potansiyel olarak yanıltıcı olduğu bulunmuştur. Yaygın taktikler arasında ‘eko’ veya ‘doğal’ gibi belirsiz terimler, kendi kendine oluşturulmuş eko logolar ve kirlilik seviyeleri gibi olumsuz bilgilerin atlanması yer almaktadır. Bu bulgular, yeşil aklamayla mücadele etmek ve şeffaflığı sağlamak için katı düzenleyici önlemlere olan ihtiyacın altını çizmektedir.
Avrupa Komisyonu, çeşitli yasal önlemlerle bu zorlukların üstesinden gelmede proaktif olmuştur. 2020 yılının başlarında tanıtılan Dairesel Ekonomi Eylem Planı, sürdürülebilirliği teşvik etmek ve tüketicileri korumak için çeşitli düzenleyici öncelikleri özetlemektedir. Temel önlemler arasında Tüketici Hakları Direktifi kapsamındaki yeni bilgi görevleri ve Haksız Ticari Uygulamalar Direktifi (Unfair Commercial Practices Directive) kapsamındaki yeşil aklama iddialarının yasaklanması yer almaktadır. Buna ek olarak, yatırım ürünleri ve hizmetleri için Çevre, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim (Environmental, Social, and Governance-ESG) yükümlülükleri, finans sektöründe şeffaflığı ve hesap verebilirliği artırmayı amaçlamaktadır.
Bu çabalara rağmen, dikkate değer sınırlamalar vardır. Önerilen önlemler kapsamlı olsa da, gerçekten etkili olmak için daha fazla iyileştirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin, özellikle moda endüstrisinde sosyal sürdürülebilirlik için zorunlu kamuyu aydınlatmanın ve ürün koşullarının olmaması, ele alınması gereken bir boşluğu göstermektedir.
Tüketici satışları, ticari iletişimler ve finansal hizmetlerin düzenlenmesi belirgin zorluklar ve fırsatlar sunar. Tüketici mal satışlarında, son Avrupa Birliği kuralları ürün koşullarını ve sürdürülebilirlik ile ilgili kamuyu aydınlatmayı zorunlu kılmıştır, örneğin akıllı telefonlar ve dizüstü bilgisayarlar için sırasıyla 2024 ve 2026 yılına kadar USB-C şarj portu zorunluluğu[3]. Ancak, bu önlemler tüketici maliyetlerindeki potansiyel artışı dengelemeli ve aşırı bilgi yüklenmesine neden olmaktan kaçınmalıdır. Ticari iletişimlerde ve pazarlama uygulamalarında, Haksız Ticari Uygulamalar Direktifindeki değişiklikler yanıltıcı sürdürülebilirlik iddialarını açıkça yasaklamıştır. Bu güncelleme, yeşil aklamayı önlemek ve işletmelerin doğru ve şeffaf ürün bilgileri sağlamasını temin etmek için önemlidir. Son olarak, finansal ürünler ve hizmetler sektöründe, düzenleme yoluyla sürdürülebilirliği teşvik etmede önemli ilerleme kaydedilmiştir. Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (European Securities and Markets Authority-ESMA), üye devletlerarasında uyumlu bir uygulama sağlamada önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, düzenleyici uygulamaları etkili bir şekilde yönlendirmek için sürdürülebilir yatırımlar ile ilgili yerleşik teorilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Sürdürülebilirlik düzenlemesindeki sınırlamaları ele almak için söz konusu kitap bölümünde birkaç uygulanabilir politika önerisi yer almaktadır. İlk olarak, çocuk işçiliği gibi sorunların yaygın olduğu moda gibi endüstrilerde, zorunlu kamuyu aydınlatmanın sosyal sürdürülebilirlik yönlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesiyle şeffaflık artırılmalıdır. İkinci olarak, düzenleyici kurumlara yeşil aklama uygulamalarına karşı mücadele etmek ve yeni kurallara uyumu sağlamak için gerekli kaynaklar ve yetki sağlanarak yaptırım güçlendirilmelidir. Üçüncüsü, bireylerin sürdürülebilirlik etiketlerini ve iddialarını anlamalarına yardımcı olmak ve bilinçli satın alma kararları almalarını sağlamak için tüketici eğitimi teşvik edilmelidir. Son olarak, inovasyonu teşvik etmek çok önemlidir. Şirketler, endüstri standartlarının bu çabaları yönlendirmede önemli bir rol oynamasıyla sürdürülebilir ürün tasarımları ve uygulamaları geliştirmeye teşvik edilmelidir. Daha da önemlisi, bu yeni düzenlemeler ve politikalar, etkili olduklarından ve en son araştırma ve verilere dayandıklarından emin olmak için giderek daha fazla kanıta dayalı olmalıdır.
Tüketici hukukunda sürdürülebilirlik düzenlemesi kritik bir dönüm noktasındadır. Önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, hâlâ gerçekten sürdürülebilir ve şeffaf bir piyasayı garantilemek için ele alınması gereken önemli boşluklar bulunmaktadır. Teklif edilen politika önerilerini uygulayarak, düzenleyici otoriteler tüketicileri daha iyi koruyabilir ve daha sürdürülebilir bir ekonomiyi teşvik edebilir. Sürdürülebilirlik tüketici kararlarında giderek daha önemli bir faktör haline geldikçe, daha yeşil bir geleceği şekillendirmede sağlam ve etkili kurallar elzem olacaktır.
[1] <https://www.which.co.uk/policy-and-insight/article/supporting-consumers-in-the-transition-to-net-zero-axvRs4N3eU7d>
[2] <https://www.gov.uk/government/news/global-sweep-finds-40-of-firms-green-claims-could-be-misleading>
[3] <https://www.europarl.europa.eu/news/en/press-room/20220930IPR41928/long-awaited-common-charger-for-mobile-devices-will-be-a-reality-in-2024>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.