Çin’in Kuşak ve Yol Girişiminin İnsan Hakları Üzerindeki Etkilerini Önleme ve Giderme Görevi*

Giriş

Çin’in devasa Kuşak ve Yol Girişimi (Belt and Road Initiative[1]), bu yazının yazıldığı tarih itibarıyla proje finansmanı faaliyetlerini dünyadaki yaklaşık 147 ülkeye yaymaya devam etmektedir. Öncelikle egemen borç verme veya egemen kaynaklı finansman yoluyla gerçekleştirilen bu istisnai küresel ayak izi, Çin’i küresel iş faaliyetlerinde insan haklarına saygı, koruma ve yerine getirilmesini sağlamak için ayrıcalıklı bir uluslararası sorumluluk konumuna getirmektedir. Bu yazı, Çin’in çok sayıda uluslararası insan hakları antlaşması yükümlülüğünün ve Evrensel Periyodik İncelemesi (Universal Periodic Review) kapsamında tek taraflı olarak üstlenilen yasal olarak bağlayıcı taahhütlerinin, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında insan hakları etkilerini önleme ve giderme görevleri minvalinde hareket etmesi için belirli yükümlülükleri zaten kapsadığını göstermektedir. Uluslararası Adalet Divanı’nın, Doğu Kudüs Dâhil İşgal Altındaki Filistin Topraklarında İsrail’in Uygulamaları ve Politikalarından Kaynaklanan Hukuki Sonuçlar Konusundaki 2024 tarihli Danışma Görüşü (Advisory Opinion of the International Court of Justice in Legal Consequences Arising from the Practices and Policies of Israel in the Occupied Palestinian Territory, Including East Jerusalem), Mahkemenin “uluslararası insan hakları araçlarının bir Devletin kendi toprakları dışında yargı yetkisini kullanırken yaptığı eylemler açısından uygulanabilir olduğu” (international human rights instruments are applicable in respect of acts done by a State in the exercise of its jurisdiction outside its own territory) yönündeki açıklamasını yinelemiştir. (2024 Danışma Görüşünün 99. paragrafı).

Çin’in; Kuşak ve Yol Girişimi’nin yurt dışındaki projeleri aracılığıyla kendi toprakları dışında herhangi bir yargı yetkisini kullandığı görülebildiği ölçüde [örneğin, Kuşak ve Yol Girişimi’nde borç alan devletlerin fiili davranışları üzerinde uygulanan etkili bir kontrol; Kuşak ve Yol Girişimi projelerinde faaliyet gösteren Çinli gerçek veya tüzel kişilerin davranışları üzerinde uygulanan etkili bir kontrol veya Kuşak ve Yol Girişimi altyapı projelerinin gerçekleştirildiği bölgeler ve nüfuslar üzerinde uygulanan etkili bir kontrol yoluyla], Çin’in uluslararası insan hakları antlaşması ve örf ve adet hukuku kapsamındaki taahhütleri, Kuşak ve Yol Girişimi ülkeleri genelinde bu tür herhangi bir sınır dışı yargı yetkisi kullanımı ile ilgili olarak uygulanmaya devam edecektir. Son raporlar dünya genelinde Kuşak ve Yol Girişimi altyapı operasyonlarının konturları, şartları ve etkileri konusunda önemli bir değişkenlik ve heterojenlik göstermektedir. Çin, Kuşak ve Yol Girişimi altyapı bağlantı projelerinin sürekli genişlemesi, kapsamı ve süresi nedeniyle, tartışmasız dünyadaki diğer tüm devletlerden daha fazla, dünyanın dört bir yanındaki çeşitli insan nüfusu ve toplulukları arasında yaşanan deneyimleri ve medeni, politik, ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel hakların tadını çıkarmayı etkileme konusunda doğrudan ve kritik bir yeteneğe sahiptir. Uluslararası Adalet Divanı’nın Temmuz 2024 tarihli çığır açıcı Danışma Görüşü’nden sonra, uluslararası insan hakları hukuku yükümlülüklerinin dünyanın nüfusunun ve topraklarının çoğunu kapsayan bu küresel altyapı bağlantı projeleri ağına yönelik ülke dışı uygulanabilirliği yeniden gözden geçirilmeye değerdir.

1. Çin’in Uluslararası İnsan Hakları Anlaşması Yükümlülüklerinin Kuşak ve Yol Girişimine Uygulanabilirliği

Çin Halk Cumhuriyeti, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights-ICESCR), Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme (International Convention on the Elimination of All Forms of Racial Discrimination-ICERD), İşkenceye Karşı Sözleşme (Convention against Torture-CAT), Diğer Zalimce, İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Cezalara Karşı Sözleşme, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme (Other Cruel, Inhuman and Degrading Punishment, the Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination against Women-CEDAW), Çocuk Hakları Sözleşmesi (Convention on the Rights of the Child-CRC) ve çok sayıda uluslararası insan hakları ile ilgili antlaşmanın tarafıdır. Çin gibi Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye taraf olan devletler, bu devletler “yeterli bir gerekçe olmaksızın işletmelerin çıkarlarını Sözleşme haklarından üstün tuttuklarında veya bu hakları olumsuz etkileyen politikalar izlediklerinde” ekonomik, sosyal ve kültürel haklara saygı gösterme ve bu hakları ihlal etmeme konusunda özel bir yükümlülüğe sahiptir. Benzer bir şekilde, Çin gibi Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye taraf olan devletler, ekonomik, sosyal ve kültürel hakları koruma yükümlülüğüne sahiptir ve bu amaçla “ticari faaliyetler bağlamında ekonomik, sosyal ve kültürel hakların ihlallerini etkili bir şekilde önlemelidir.” Bu yükümlülükler hem bölgesel hem de bölgesel olmayan boyutlarda geçerlidir: “Bir Devlet tarafı, uluslararası hukukun koyduğu sınırlarla tutarlı bir şekilde, kendi topraklarında ve/veya yargı yetkisi altında bulunan şirketlerin faaliyetlerini kontrol ederek kendi toprakları dışında bulunan durumları etkileyebildiğinde ve böylece ulusal toprakları dışında ekonomik, sosyal ve kültürel hakların etkili bir şekilde kullanılmasına katkıda bulunabildiğinde bölgesel olmayan yükümlülükler ortaya çıkar.” Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında 70’ten fazla Devlette sayısız altyapı ve bağlantı projesinde egemen borç veren (ve/veya kalkınma yüklenicisi) olarak oynadığı büyük rol özelinde, Çin, Kuşak ve Yol Girişimi yatırımlarına ev sahibi Devletlerin topraklarında ekonomik, sosyal ve kültürel hakların ihlal edilmesini önlemek için Çin’de veya yargı yetkisi altında bulunan şirketlerin ticari faaliyetlerini yeterli şekilde düzenlediğinden emin olmak zorundadır.

2. Sorumlu Kalkınma ve Uluslararası Hukuk

Çin’in Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme (ICERD), Diğer Zalimce, İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Cezalara Karşı Sözleşme, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme (CEDAW), İşkenceye Karşı Sözleşme (CAT), Çocuk Hakları Sözleşmesi (CRC) ve diğer uluslararası insan hakları ile ilgili antlaşmalar kapsamındaki insan hakları yükümlülüklerinin aynı şekilde ülke dışı uygulanması, Çin’in bu antlaşmalar kapsamında korunan uluslararası insan haklarının ihlallerini önlemek için Kuşak ve Yol Girişimi ülkelerindeki ticari faaliyetleri aktif olarak düzenleme görevini desteklemektedir (ICERD, Madde 2, 3 ve 5; CEDAW, Madde 2 ve 3; CAT, Madde 2; CRC, Madde 2, 3 ve 5). Uluslararası Adalet Divanı, uzun zamandır Devletlerin, Güney Afrika’nın Namibya’da (Güneybatı Afrika) Sürekli Varlığının Devletler İçin Hukuki Sonuçları’nda, Mahkemenin şu beyanda bulunmasıyla, kendi toprakları dışında bile insan hakları yükümlülüklerinin ihlal edilmesini önleme görevlerini teyit etmiştir:

“Mahkemenin geçerli bir şekilde yasadışı ilan ettiği bir durumu yaratmaktan ve sürdürmekten sorumlu olan Güney Afrika, buna son verme yükümlülüğüne sahiptir. Bu nedenle, yönetimini Namibya Topraklarından çekme yükümlülüğü altındadır. Mevcut yasadışı durumu sürdürerek ve Toprakları Mülkiyetsiz işgal ederek, Güney Afrika uluslararası bir yükümlülüğün sürekli ihlalinden kaynaklanan uluslararası sorumluluklar üstlenmektedir. Ayrıca, uluslararası yükümlülüklerinin veya Namibya halkının haklarının ihlal edilmesinden de sorumlu olmaya devam etmektedir. Güney Afrika’nın artık Toprakları yönetme yetkisine sahip olmaması, onu bu Topraklar ile ilgili yetkilerinin kullanımı konusunda diğer Devletlere karşı uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerinden ve sorumluluklarından kurtarmaz. Bir toprak parçasının fiziksel kontrolü, egemenlik veya mülkiyetin meşruiyeti değil, diğer Devletleri etkileyen eylemlerden kaynaklanan Devlet sorumluluğunun temelidir.” (İtalikler eklenmiştir, paragraf 118.)

Benzer şekilde, Uluslararası Adalet Divanı, İşgal Altındaki Filistin Topraklarında Bir Duvar İnşasının Hukuki Sonuçlarına İlişkin Danışma Görüşünde, uluslararası insan hakları antlaşmalarının sınır ötesi uygulanmasının önemini vurgulamıştır:

“(…) Mahkeme, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin, bir Devletin kendi toprakları dışında yargı yetkisini kullanırken yaptığı eylemler açısından uygulanabilir olduğunu düşünmektedir (…) Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (…) hem bir Devlet tarafının egemen olduğu topraklara hem de o Devletin bölgesel yargı yetkisini kullandığı topraklara uygulanır.” (İtalikler eklenmiştir, paragraflar 107-111).

Çin, Kuşak ve Yol Girişimi’ndeki kendine özgü egemen kredi sözleşmesi uygulamalarını kullanarak, operasyonel kontrolü veya uzun vadeli veya sürekli kiralamalar yoluyla denizaşırı limanların satın alınması (örneğin Sri Lanka’daki Hambantota Limanı veya Cibuti Limanı’ndaki Çin’in denizaşırı deniz üssünün inşası) yoluyla, Kuşak ve Yol Girişimi ülkelerinde değişken bir biçimde fiili bölgesel yargı yetkisi iddia ediyor veya önemli egemen kontrole sahip oluyor; ağır borçlu ülkelerin nihayetinde kamu fonlarıyla borcun geri ödenmesini gerektirecek egemen garantilerle desteklenen borçları bildirmelerini önleyen altyapı projeleri için sahte şirketlere kredi veriyor; Kuşak ve Yol Girişimi kredilerinin, icra, haciz veya el koyma için kolayca erişilebilir olan bir devletin doğal kaynaklarını veya bir devletin denizaşırı emanet hesabını kullanarak derin teminatlandırılmasını talep ediyor ve tüm denizaşırı Kuşak ve Yol Girişimi projelerinin icrası, performansı ve uygulanmasında Çin Halk Cumhuriyeti yasalarının münhasıran uygulanmasını veya dayatılmasını zorluyor.

Önemli bir şekilde, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi (United Nations Committee on Economic, Social and Cultural Rights), 22 Mart 2023 tarihli Çin’in Üçüncü Evrensel Periyodik İncelemesine İlişkin Sonuç Gözlemlerinde, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin sınır ötesi etkilerine dikkat çekerek, “üçüncü ülkelerde Kuşak ve Yol Girişimi altyapı geliştirmeyle bağlantılı olarak [Çin’in] borç verme uygulamaları ve koşullarının olumsuz etkilerine ilişkin raporlar hakkında endişelerini” dile getirmiştir (Paragraf 22). Anılan Komite Çin’in özellikle “(a) borç alan ülkelerin sürdürülemez borçlarla aşırı yüklenmemesini sağlamak için mevcut kredi geri ödeme koşullarını gözden geçirmesi (…); (b) gelecekteki kredilerin uluslararası en iyi uygulamalara uygun olarak ve yolsuzluktan uzak şeffaf bir süreç de dâhil olmak üzere ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunması ve kolaylaştırılması amacıyla müzakere edilmesini sağlaması; (c) kredileri yalnızca sürdürülebilir bir maliyet-fayda oranına sahip ve borç alan ülkenin yerel tedarikçilerinin ve işçilerinin kullanımını gerektiren projelere vermesi; (d) geri ödeme zorlukları yaşayan borç alan ülkeler için uzatılmış ödeme takvimlerine ve uzatılmış ödemesiz dönemlere daha az, yeniden müzakereye ve/veya borç iptaline daha fazla güvenmesi ve (e) koşullulukların insan haklarının, özellikle ekonomik, sosyal ve kültürel hakların kullanılmasına olumlu katkıda bulunmasını sağlaması” gerektiğini belirtmiştir (Paragraf 23). Bu Komite, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye Taraf bir Devlet olarak Çin’in de Kuşak ve Yol Girişimi projelerinden etkilenen üçüncü ülkelerde ekonomik, sosyal ve kültürel hakların kullanılmasına saygı gösterilmesini sağlamak için sınır ötesi görevlere sahip olduğunu vurgulamıştır.

3. Kuşak ve Yol Girişimi Konusundaki İnsan Hakları Endişeleri

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından 2013 yılında Kuşak ve Yol Girişimi’nin başlatılmasından bu yana, Kuşak ve Yol Girişimi aracılığıyla dünya çapında gerçekleştirilen yaklaşık on yıllık projelerden kaynaklanan çok sayıda olumsuz insan hakları etkisi bildirilmiştir. Kuşak ve Yol Girişimi’nin bir parçası olarak Çin devletine ait bir şirket tarafından üstlenilen Kamboçya’daki Aşağı Sesan Barajı’nın inşasının, binlerce yerli halkın ve etnik topluluğun zorla yerinden edilmesine, proje etkileri ile ilgili bilgi şeffaflığının olmamasına, yerli halklar ve etnik topluluklarla istişare eksikliğine ve ciddi çevresel etkilere yol açtığı bildirilmiştir. Afrika, Avrupa, Orta Doğu, Asya, Pasifik, Latin Amerika ve Karayip ülkelerindeki birçok Kuşak ve Yol Girişimi projesinde zorla çalıştırma uygulamaları, insan ticareti, borç köleliği, keyfi ücret hacizleri, sindirme ve tehditler, fiziksel şiddet, kötü yaşam koşulları ve diğer işgücü suiistimalleri de yaygın olarak bildirilmiştir. Yeniden eğitim programları, zorla kamp kurma, zorla kürtaj ve Uygur kadınlarının kısırlaştırılması, fiili köle işçiliği ve Sincan’da Uygurlara karşı bir dizi insan hakları ihlali ve İslam karşıtı politika da Kuşak ve Yol Girişimi çalışma uygulamalarının bir parçası olarak bildirilmiştir. İş ve İnsan Hakları Kaynak Merkezi (Business and Human Rights Resource Centre-BHHRC), 2021 yılında kendi raporunu yayınlayarak, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Çinli şirketler tarafından işlenen 679 ciddi ve sürekli insan hakları ihlali olayını, özellikle Myanmar, Laos, Kamboçya ve Endonezya’daki Güneydoğu Asya projelerinde belirtmiştir. Yerinden edilme, zorla çalıştırma uygulamaları ve yeniden eğitim programları, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi gelişmeleri boyunca insan hakları ihlallerinin siciline katkıda bulunmuştur.

Bu olumsuz insan hakları etkileri aynı zamanda çevre ihlallerinden de kaynaklanmaktadır. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni uluslararası kalkınma kredilerine bir alternatif olarak yansıtmasına rağmen, sağlıklı, güvenli, sürdürülebilir ve temiz bir çevreye sahip olma hakkının da, genellikle ormansızlaşma, madencilik faaliyetlerinden kaynaklanan su kirliliği, toplulukların istişare veya tazminat olmaksızın topraklardan çıkarılması ve Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu’nun Haziran 2020’den Mart 2022’ye kadar devam eden Kuşak ve Yol Girişimi’nin İzleme (BRI Watch) yayınlarında bildirildiği gibi, büyük sera gazı emisyonları üreten Kuşak ve Yol Girişimi projeleri tarafından ciddi şekilde tehlikeye atıldığı görülmektedir. Kuşak ve Yol Girişimi projelerinin karbon ayak iziyle ilgili olarak, özellikle yoğun şehirlerde sürdürülebilirlik endişeleri ve önerileri de gündeme getirilmiştir.

Çin’in jeopolitik güç kazanmak için borç finansmanından yararlanması, ülkenin insan hakları ihlallerini daha da kötüleştirmektedir. 147 ülkenin Kuşak ve Yol Girişimi projelerine imza atmış olması veya bunu yapma niyetlerini açıkça belirtmiş olması nedeniyle, Dış İlişkiler Konseyi, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki borç finansmanı sözleşmelerinin olağan şartlarının “genellikle şu maddeleri içerdiğini gözlemlemektedir (…) Çin ayrıca sık sık herhangi bir zamanda geri ödeme talep etme hakkını elinde tutmakta ve bu da Pekin’e Tayvan veya Uygurlara yönelik muamele gibi Çin’in hassas konularını uygulama aracı olarak fon kullanma yetkisi vermektedir (…) Çin, Kuşak ve Yol Girişimi projelerini, tamamen geri ödenmesini beklediği piyasa faiz oranına yakın kredilerle ticari bir girişim olarak görmektedir (…) Bazı Kuşak ve Yol Girişimi yatırımları, şeffaf olmayan ihale süreçlerini içeriyordu ve Çinli firmaların kullanılmasını gerektiriyordu. Sonuç olarak, müteahhitler maliyetleri şişirmiş ve bu da projelerin iptal edilmesine ve siyasi tepkilere yol açmıştır. Ayrıca, Çin’in entegre limanlar, parklar ve şehirler inşa etme konusundaki “Shekou modeli”nin ikili kullanım işlevselliği, ödeme temerrütleri durumunda Çin’in devralma olasılıklarına tabi olmaya devam etmektedir. Bu durum, Çin’in Sri Lanka’daki Hambantota limanını devralması, China Merchants’ın Afrika’daki Cibuti limanlarının operasyonel kontrolü ve Çin’in Ekvador’daki madencilik faaliyetlerini kontrol etmesi gibi sorunlu vakalarda görülmektedir. Çin’in Sri Lanka’da, ayrıca Cibuti ve Ekvador’da bir ülkenin kaynakları üzerindeki egemen kontrolünü veya mülkiyetini ciddi şekilde kaybetmesinden bildirilen insan hakları etkileri arasında, yerli halkların kitlesel zorla tahliyesi ve topraklarından edilmesi, işçi suiistimalleri ve emek ihlalleri, yeterli bir yaşam standardı hakkının, sağlıklı, güvenli, sürdürülebilir ve temiz bir çevreye sahip olma ve kalkınma hakkının ihlalleri yer almaktadır. Özellikle hâlihazırda ağır borç yükü altında olan Kuşak ve Yol Girişimi ülkelerine yönelik Çin’in yeni kurtarma paketleri veya kurtarma kredilerinin şartları ve daha fazla kamu borçlanmasının getirdiği açıklanmayan vergi mükellefi yükleri veya doğal kaynak yükleri konusunda, Kuşak ve Yol Girişimi projelerinde Çin’in egemen borç verme uygulamalarına ilişkin şeffaflığın devam etmemesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 1(2) maddesi uyarınca halkların kendi geçim kaynaklarından mahrum bırakılmama temel hakkının korunması önünde önemli bir engel oluşturmaktadır.

4. Çin’in İnsan Haklarına Öncelik Verme Yükümlülüğü

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (ICESCR), Çin’in Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme (ICERD), İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Cezalara Karşı Sözleşme, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme (CEDAW), Çocuk Hakları Sözleşmesi (CRC) ve diğer ilgili uluslararası insan hakları anlaşmaları kapsamındaki kendi sınır ötesi yükümlülükleri ışığında, Çin, Kuşak ve Yol Girişimi projelerinin insan hakları etkilerini, Kuşak ve Yol Girişimi ev sahibi devletlerindeki iddia edilen yönetim başarısızlıklarına, düzenleyici boşluklara veya zayıf yasal veya idari kaliteye bağlayamaz. Devlet şirketlerinin Kuşak ve Yol Girişimi proje sözleşmelerini üstlenmesinin giderek derinleşen ayak izinden de görüldüğü gibi, Çin Kuşak ve Yol Girişimi projelerinde yalnızca pasif bir borç veren değildir. Ampirik çalışmalar ve araştırma raporları toplu olarak Kuşak ve Yol Girişimi projelerinin demokratik özgürlüklerin, insan haklarının, işçi haklarının azalmasına ve bu tür Kuşak ve Yol Girişimi projelerinin uygulandığı ülkelerde önemli çevresel hasarın yanı sıra iklim değişikliği etkilerinin azalmasına yol açtığını tespit etmiştir. Çin, “dünyanın en büyük ikili kredi vereni olmaktan aynı zamanda en büyük borç tahsildarı olmaya” doğru ilerlerken, Çin’in, bugüne kadar Kuşak ve Yol Girişimi projelerine kayıtlı 147 ülkeden herhangi birinde insan hakları ihlallerine yol açan Kuşak ve Yol Girişimi projelerindeki işletme kuruluşlarının eylemlerinden veya eylemsizliklerinden doğrudan sorumlu tutulabileceğinin vurgulanması gerekir: “(a) ilgili kuruluş, gerçekte söz konusu Devlet tarafının talimatları doğrultusunda hareket ediyorsa veya söz konusu belirli davranışı gerçekleştirirken onun kontrolü veya yönetimi altındaysa (kamu sözleşmeleri bağlamında olduğu gibi); (b) bir işletme kuruluşunun Devlet tarafının mevzuatı uyarınca hükümet otoritesinin unsurlarını kullanma yetkisine sahip olması veya koşulların resmi makamların yokluğunda veya kusurunda hükümet işlevlerinin böyle bir şekilde kullanılmasını gerektirmesi veya (c) Devlet tarafının davranışı kabul etmesi ve benimsemesi durumunda ve bu ölçüde.” Çin’in, kendi uluslararası insan hakları antlaşma taahhütlerinin açık hükümlerini ve Evrensel Periyodik İncelemesindeki (28.1 ila 28.346 paragraflarında, özellikle 28.131, 28.132, 28.133, 28.134, 28.138 ve 28.143 paragraflarında) kendi tek taraflı taahhütlerini uygulayarak, yüklenicilerin dünya çapındaki Kuşak ve Yol Girişimi projelerinde uluslararası insan hakları ihlalleri işlemesini önleme ve herhangi bir Kuşak ve Yol Girişimi projesi kapsamında zarar gören insan hakları mağdurlarına uygun ve etkili tazminat sağlanması için muadili bir çerçeve sağlama konusunda devam eden görevleri bulunmaktadır.

2019 yılında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Kuşak ve Yol Girişimi’nin “yeşil ve sürdürülebilir olması gerektiğini” ilan etmiştir. Çin’in de imzaladığı 2030 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi, Gündem 2030’un “uluslararası hukuka tam saygı da dâhil olmak üzere Birleşmiş Milletler Şartı’nın amaç ve ilkeleri ile yönlendirildiğini” açıkça belirtmektedir. “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, uluslararası insan hakları antlaşmaları, Milenyum Beyannamesi ve 2005 Dünya Zirvesi Sonucu’na dayanmakta olup, Kalkınma Hakkı Beyannamesi gibi diğer araçlardan da esinlenmiştir.” (Gündem 2030, paragraf 10.) Buna göre, Çin, Kuşak ve Yol Girişimi (Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin en az 35 üye ülkesinin Asya ve Afrika’da Kuşak ve Yol Girişimi borç alan ülkeler olmasıyla) ve Birleşmiş Milletler içindeki kendi liderliği aracılığıyla uluslararası insan hakları sisteminde giderek artan bir etkiye sahipken; Çin, Kuşak ve Yol Girişimi borç verme politikalarının yönetiminde insan haklarını içselleştirme konusunda öncülük ederek etkisini sorumlu bir şekilde kullanabilir ve nihayetinde Kuşak ve Yol Girişimi projelerini, kalkınma hakkı, sağlıklı, güvenli, sürdürülebilir bir çevreye sahip olma hakkı da dâhil olmak üzere insan haklarına saygıyı tam olarak içselleştiren, birbiriyle ilişkili, bölünemez ve birbirine bağımlı medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara sahip gerçek bir “Yeşil Kuşak ve Yol Girişimine” dönüştürebilir. Bu; her şeyden önce, Devletlerin “insan hakları, sağlık hakkı, yerli halkların, yerel toplulukların, göçmenlerin, çocukların, engellilerin ve savunmasız durumdaki kişilerin hakları ve kalkınma hakkı, ayrıca toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların güçlendirilmesi ve kuşaklar arası eşitlik” konusundaki yükümlülüklerine saygı duyan, bunları destekleyen ve dikkate alan iklim eylemleri tasarlamalarını sağlayan yalnızca Kuşak ve Yol Girişimi projelerine fon sağlayarak yapılabilir (Önsöz, on ikinci paragraf, Paris İklim Değişikliği Anlaşması). Çin ayrıca, Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve diğer ortaklarla Kuşak ve Yol Girişimi’nin Uluslararası Yeşil Kalkınma Koalisyonu’nun çevresel sürdürülebilirlik ve insan hakları uzmanlığını kullanarak Kuşak ve Yol Girişimi projeleri için kurumsal iş birliğinden yararlanabilir. Kuşak ve Yol Girişimi projelerine insan hakları denetimleri uygulamaya başlayabilir ve Kuşak ve Yol Girişimi projelerinin borçlu ülkelerle de bir insan hakları ortaklığı olmasını sağlayabilir ve bu nedenle Kuşak ve Yol Girişimi projelerinden etkilenen gruplara, topluluklara ve halklara açık sürekli insan hakları izleme, şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarına tabi olmaya devam edebilir. Bunu yapmak, Çin’in kendisinin özellikle “küresel tedarik zincirlerinde sorumlu iş davranışı gereği Çinli işletmeler, dış ticaret ve yatırımlarında Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Yol Gösterici İlkelerine uymalı, insan hakları konusunda gerekli özeni göstermeli ve insan haklarına saygı duyma ve geliştirme yönündeki sosyal sorumluluklarını yerine getirmeli” şeklinde taahhüt ettiği 2021-2025 Ulusal Eylem Planı ile tamamen uyumlu olacaktır (Çin’in 2021-2025 Ulusal Eylem Planı’nın 44. sayfasında). En önemlisi, Kuşak ve Yol Girişimi’nin Kuşak ve Yol Girişimi proje ülkelerinde insan hakları garantilerinin içselleştirilmesi ve uygulanmasıyla tam olarak uyumlu olmasını sağlamak, Çin’in “insan haklarının uluslararası davasına katkıda bulunma” yönündeki beyan edilmiş taahhütleriyle (Çin’in 2021-2025 Ulusal Eylem Planı’nın 43. sayfasında) tamamen tutarlı olacaktır (örneğin Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemini ve dünya çapında kalkınma karar alma süreçlerinde insan haklarına saygı gösterilmesine verdiği vurguyu tam olarak uygulamak gibi).

Sonuç

Çin, Kuşak ve Yol Girişimi projelerinin yerel topluluklar, savunmasız gruplar, yerli halklar ve dünya çapındaki nüfuslar üzerindeki bariz insan hakları etkileri ve ekosistem zararları konusunda sessizliğe veya eylemsizliğe tahammül edemez. Küresel hegemonik liderlik ve küresel pazar hâkimiyeti yönündeki özlemleri, Afrika, Asya, Latin Amerika, Okyanusya ve Doğu Avrupa’nın her yerindeki doğal kaynakları ve toprakları üzerinde sömürgeleştirmeyi veya herhangi bir emperyal kontrolü reddetme ve direnme konusunda güçlü bireysel geçmişlere sahip olan Küresel Güney’deki çok çeşitli uluslarla güven ve iş birliğini teşvik etmeye bağlı kalmaya devam etmektedir. Küresel Kuzey’deki daha fazla ülke güvenlik endişeleri nedeniyle Çin yatırımlarından ve finansmanından zaten riskten kaçınırken, Çin kaçınılmaz olarak Küresel Güney ile ekonomik ilişkilerini derinleştirmek zorunda kalacaktır. Kuşak ve Yol Girişimi projelerinin Küresel Güney’deki nüfuslara sınır ötesi çevresel zararlar ve insan hakları etkileri yaratmamasını sağlamak, Çin’in gerçek küresel liderlik, kalıcı iş birliği ve Küresel Güney ülkeleri ile eşit ortaklık kapasitesini güvenilir bir şekilde gösterebilir.

* Çevirenin Notu: İşbu çeviri metninde, İngilizce orijinal metinde yer alan “atıflara” çok sayıda olması nedeniyle yer verilmemiştir.

[1] Bu konuda aşağıdaki çalışmalara da bakılabilir:

  • Yavuz Akbulak (Türkçeye Çeviren), Çin’de ‘Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ ve ‘İnsana Yakışır İş/İstihdam’, Legal Blog, 10 Temmuz 2024.
  • Yavuz Akbulak (Türkçeye Çeviren), Çin’in Yurt İçinde ve Yurt Dışında Borçla Desteklenen Altyapı Gelişiminin Hesaplaşma Günü, Legal Blog, 24 Haziran 2024.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.