“ABD Uygulamasında ‘Doğrudan ve Dolaylı Vergiler’ Arasındaki Farklar” Üzerine

Muhtemelen doğrudan vergi ve dolaylı vergi (direct and indirect taxes) terimlerini duymuşsunuzdur ancak bunların ne olduğunu ve nasıl farklı olduklarını anlamak, şirketlerin karşılaşabilecekleri maliyetleri ve ileriye dönük olarak ne kadar borçlu olabileceklerini daha iyi anlamalarına yardımcı olmak açısından önemlidir.

Elbette, doğrudan vergi ile dolaylı vergi arasındaki farkların anlaşılması da mühimdir. Doğrudan vergi, vergi mükellefi tarafından doğrudan federal hükümete ödenir ve federal gelir vergisi gibi yansıtılamaz. Buna karşılık, ticari varlık/mülk vergileri gibi dolaylı vergiler başkalarına aktarılabilir veya yansıtılabilir.

Ama bununla bitmiyor. Bir ağacın dalları gibi, doğrudan ve dolaylı vergilerin kapsayıcı örtüsünün altında çeşitli küçük dallar veya vergi türleri bulunmaktadır. Bunlar yakından daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Vergiler devletler/hükümetler için önemli bir gelir kaynağıdır ve vergilerin doğru şekilde belirlenmesi ve bunlara uyulması, vergi mükelleflerinin ücret ve cezalardan kaçınması açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, uyumun sağlanmasına yardımcı olmak için şirketlerin farklı vergileri anlaması önemlidir. Doğrudan ve dolaylı vergiler arasındaki temel farklar şunlardır:

Doğrudan vergiler;

  • Gerçek kişi ve kuruluşlara uygulanır;
  • Genellikle vergi mükellefinin geliri veya varlıklarıyla orantılıdır;
  • Artan oranlı bir vergi olarak kabul edilir;
  • Devredilemez ve vergi, mükellef tarafından karşılanır,
  • Örnekler arasında gelir vergisi, kurumlar vergisi ve emlak vergisi sayılabilir.

Dolaylı vergiler ise;

  • Mal ve hizmetlerden alınan vergidir;
  • Mal veya hizmetin değerine dayanır;
  • Azalan vergi olarak kabul edilir;
  • Aktarılabilir, sonuçta vergiyi tüketiciler öder (gümrük vergileri, tüketim vergileri ve tarifeler söz konusu olduğunda maliyet, ürün veya hizmetin fiyatına dâhildir),
  • Örnekler arasında Katma Değer Vergisi (KDV), Mal ve Hizmetler Vergisi, gümrük vergileri ve tarifeler yer alır.

1. Doğrudan Vergiler

Doğrudan vergi, şirketlere ve gerçek kişilere/bireylere uygulanan ve başka bir vergi mükellefine aktarılamayan/yansıtılamayan bir vergidir. Vergi mükellefi, doğrudan devlet tarafından tahsil edilen verginin ödenmesinden sorumludur.

Doğrudan vergi doğası gereği artan oranlı bir vergidir. Bu da gelir arttıkça vergi yükünün de arttığı anlamına gelir. Yani yüksek gelir elde eden bir kişi vergi yükünün orantısız bir kısmını ödeyecekken, daha düşük gelir elde eden bir kişi nispeten küçük bir vergi yüküyle karşı karşıya kalır.

Doğrudan vergi kulağa basit gelebilir ancak karmaşık da olabilir ve bu nedenle doğrudan vergi yazılımı edinmek faydalı olabilir. Örneğin, şirketler birden fazla eyalette faaliyet gösterebilir ve bu da her eyaletin vergilendirme rejimini takip etmeyi zorlaştırır.

Ayrıca zaman, doğruluk ve verimlilik de kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, kurumsal mali dönem kapanışını hızlandırmak ve otomatikleştirmek için güçlü vergi provizyon yazılımından yararlanmak önemlidir.

Doğrudan vergiler beş farklı türe ayrılabilir:

  • Gelir vergisi (individual income tax);
  • Kurumlar vergisi (corporate income tax);
  • Sermaye kazancı vergisi (capital gains tax);
  • Veraset vergisi (estate tax),
  • Emlak vergisi (property tax).

1.1. Gelir vergisi

Gelir vergisi olarak da bilinen bireysel gelir vergisi, bir kişinin veya hane halkının kazandığı maaşlara, ücretlere, yatırımlara veya diğer gelir türlerine uygulanan bir vergidir. Bu artan oranlı vergi (progressive tax), Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) eyaletlerin çoğunda olduğu gibi federal düzeyde de alınmaktadır.

ABD, belirli gelir eşiklerinde değişen ve başlayan gelir vergisi oranları uygulamaktadır. Örneğin, 2023 vergilendirme dönemi/yılı için, geliri 578 bin 125 ABD dolarından (ortak olarak başvuran evli çiftler için 693 bin 750 ABD doları) fazla olan bekâr vergi mükellefleri için en yüksek vergi oranı %37 olarak kalmıştır. 2023 vergilendirme dönemi/yılı için en düşük oran ise, geliri 11 bin ABD doları veya daha az olan bekâr bireylerin gelirleri için %10’du (ortak başvuru yapan evli çiftler için 22 bin ABD doları).

1.2. Kurumlar vergisi

Anonim şirketler, kurumlar vergisi olarak bilinen kârları üzerinden (izin verilen kesintiler hariç) vergilendirilir. 2017 tarihli Vergi Kesintileri ve İstihdam Yasası (Tax Cuts and Jobs Act) ile federal kurumlar vergisi oranı %35’ten %21’e düşürülmüştür. Kurumlar vergisi de devletler/hükümetler için önemli bir gelir kaynağıdır. Aslında, gelir vergisi ve ücret/maaş bordrosu vergilerinden daha küçük olsa da, federal gelirin üçüncü büyük kaynağıdır.

“C” şirketlerinin kurumlar vergisi ödemesi gerekmekte olup, bu nedenle vergi hükmünü ve bunun nasıl hesaplanacağını anlamak önemlidir. Bununla birlikte, “S” şirketleri, şahıs şirketleri, limited şirketler ve ortaklıklar (corporations, sole proprietorships, limited liability companies, and partnerships) gibi doğrudan geçişli kuruluşlar, gelirlerini sahiplerine ‘aktarırlar’ (pass). Bu sahipler ise, işletmelerin kârlarından kendilerine tahsis edilen payları gelir vergisi beyannamelerine dâhil ederek olağan gelir vergisini öderler. Kısacası, ‘geçişli’ kuruluşlar (pass-through entities) olarak vergilendirildikleri için kurumlar vergisine tabi olmayan ABD işletmeleri vardır.

1.3. Sermaye kazancı vergisi

Sermaye kazancı vergisi, mülk ve hisse senedi gibi bir varlığın satışından elde edilen kâr üzerinden alınan bir vergidir. Sermaye kazançları vergisi oranları değişiklik gösterir ve bu farklılık iki faktöre bağlı olur: kişinin gelir düzeyi ve varlığın ne kadar süre elde tutulduğu (one’s income level and how long the asset was held). İkincisi, bunun kısa vadeli bir sermaye kazancı mı (bir yıldan az tutulan) yoksa uzun vadeli bir sermaye kazancı mı (bir yıl veya daha fazla tutulan) olduğunu ifade eder.

Sermaye kazançları vergisinin nasıl işlediğini daha ayrıntılı olarak göstermek için şu örnek göz önünde bulundurulmalıdır: 2018 yılında “X Şirketi” hisselerinin 300 adedini 30 bin dolar karşılığında satın aldınız. Üç yıl sonra, 2021 yılında bu hisseleri 50 bin dolara sattınız. Uzun vadeli sermaye kazancı 20 bin dolardır (bu kazanç, yaşadığınız yere bağlı olarak federal sermaye kazancı vergilerine ve muhtemelen eyalet vergilerine de tabidir).

1.4. Veraset vergisi

Veraset vergisi, bir kişinin ölümü anında vergiye tabi mülkünün (her türlü istisna veya alacaktan sonra) net değeri üzerinden alınan bir vergidir. Varlıklar mirasçılara dağıtılmadan önce veraset vergisi ödenir. Hem federal veraset vergisi hem de eyalet veraset vergisi mevcut olsa da, 2022 yılı itibarıyla yalnızca 12 eyalet ve Columbia Bölgesi veraset vergisi almaktadır.

1.5. Emlak/Varlık vergisi

Emlak vergisi, binalar ve araziler gibi hem ticari hem de konut amaçlı ‘gayrimenkullere’ (real property) uygulanan bir vergidir. Bu vergi, aynı zamanda stoklar, iş ekipmanı ve araçlar gibi maddi kişisel mülklerden de alınır. Eyaletler ve bölgeler arasında önemli ölçüde farklılık gösteren emlak vergileri, yolların, okulların, güvenliğin/polisin ve diğer hizmetlerin finansmanına yardımcı olduğundan eyalet ve yerel yönetimler için kritik bir gelir kaynağıdır.

2. Dolaylı Vergiler

Dolaysız vergiden farklı olarak dolaylı vergiler, başka bir kuruluşa veya bireye aktarılabilen/yansıtılabilen (be passed on) bir vergidir. Dolaylı vergiler mal ve hizmetlerden alınır. Tedarikçi veya üretici, vergiyi nihai olarak vergiyi ödeyen tüketiciye aktarır. Tedarikçi veya üretici vergiyi toplar ve daha sonra bunu devlete/hükümete havale eder.

Dolaylı vergi azalan oranlı bir vergidir (regressive). Bu, verginin bireylerin gelir düzeyine bakılmaksızın eşit şekilde uygulandığı anlamına gelir. Sonuç olarak, yüksek gelirli tüketiciler vergiden nispeten küçük bir pay ödeyecek, düşük gelirli tüketiciler ise orantısız bir pay üstlenecektir.

Dolaylı vergilerde her zaman değişiklikler olduğu için dolaylı verginin inceliklerini anlamak zor olabilir. Bir şirketin konumu veya sektörü ne olursa olsun, dolaylı vergi uyumundan ve aynı zamanda kararlılıktan yararlanmak, en son değişikliklere ve karmaşıklıklara ayak uydurabilen yazılım çözümleri kritik öneme sahiptir.

Dört temel dolaylı vergi türü bulunmaktadır:

  • Satış vergisi (sales tax);
  • Özel tüketim vergisi/ÖTV (excise tax);
  • Katma değer vergisi/KDV (value-added tax),
  • Brüt kazanç vergisi (gross receipts tax).

2.1. Satış vergisi

Satış vergisi, mal ve hizmetlerin satışından alınan bir tüketim vergisidir. Vergi, bir mal veya hizmetin satış fiyatına eklendikten sonra perakendeci tarafından son tüketiciye yansıtılır. Perakendeci daha sonra toplanan vergiyi devlete/hükümete havale eder. Vergi yargı bölgeleri yalnızca son tüketiciye satış yapıldığında vergi geliri elde eder. Satış vergisi eyalete ve hatta yerel yönetimlere göre değişir ki; bu da satış vergisini hızla kafa karıştırıcı hale getirebilir ve şirketlerin eyaletler arasında doğru şekilde gezinmesini zorlaştırabilir.

2.2. ÖTV

Federal, eyalet ve yerel düzeyde uygulanan tüketim vergileri alkol, tütün ve yakıt gibi belirli mallara uygulanır. Şirketler genellikle tüketim vergisini öder ve daha sonra tüketim vergisinin maliyetini tüketiciye yansıtır. Bazen ‘gizli vergi’ (hidden tax) olarak da anılan tüketim vergileri, genellikle tüketici makbuzlarında ayrıntılı olarak belirtilmez; dolayısıyla bu vergiler, açıkça görülebilen satış vergileri ile karşılaştırıldığında tüketici tarafından daha az görünür ve hesaplanması oldukça karmaşık olabilir.

2.3. KDV

KDV, mal ve hizmet üretiminde tedarik zincirinin her aşamasında yaratılan/oluşturulan katma değere uygulanan bir vergidir. Şöyle çalışır: Üretim zincirindeki her işletme, o aşamada üretilen mal veya hizmetin değeri üzerinden bir KDV öder. Üretim zincirinin her bir önceki aşamasındaki işletmeye daha sonra zincirdeki bir sonraki işletme tarafından KDV için geri ödeme yapılır. KDV’yi nihai olarak ödeyen nihai tüketicidir. Örneğin, bir ürünün maliyeti 50 dolar ise ve %10 KDV varsa tüketici perakendeciye 55 dolar öder. Perakendeci 50 doları elinde tutar ve 5 dolarını devlete/hükümete havale eder.

2.4. Brüt kazanç vergisi

Satışlara uygulanan bir vergi olan brüt kazanç vergisi işletmelere ve işletmeler arası işlemlere uygulanır. Bu, işletmelerin brüt gelirleri (yani brüt satışlar, kesinti olmaksızın) üzerinden ödeme yapması gereken bir vergidir. İşletmelere brüt kazanç vergisi uygulanırken, brüt kazanç vergisinin maliyeti genellikle tüketiciye yansıtılmaktadır. Şu anda eyalet çapında brüt kazanç vergisi uygulayan yedi eyalet vardır: Delaware, Nevada, Ohio, Oregon, Tennessee, Texas ve Washington. Columbia Bölgesi ayrıca bazı endüstrilere brüt kazanç vergisi uygulamaktadır. Oregon ve Ohio hariç, bu eyaletlerin her biri farklı endüstriler için farklı vergi oranları kullanmaktadır.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.