Küresel Asgari Vergi Bağlamında “Japonya’nın İnovasyon Kutusu” Üzerine

Ülkelerin Küresel Asgari Vergiye [(Global Minimum Tax) Global Anti-Base Erosion Rules rules (Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme kuralları)] karşı stratejik yanıtlarından biri vergi teşviklerini yeniden yapılandırmak olacaktır. Ek vergi, efektif vergi oranını yüzde 15’in altına düşüren her türlü vergi teşvikini etkili bir şekilde geçersiz kılar. Bu, ülkeleri aksi takdirde efektif vergi oranını yüzde 15’in altına düşürecek vergi teşviklerini yeniden tasarlamaya itecektir. OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, Temmuz 2021’deki bir basın bülteninde[1] küresel asgari vergi projesinin çok erken bir aşamasında, [] bu paket vergi rekabetini ortadan kaldırmıyor, öyle olmaması gerekiyor, ancak buna çok taraflı olarak kabul edilen sınırlamalar getiriyor” vurgusunu yapmıştı. Bu açıklamanın da ima ettiği gibi, ülkeler görünüşe göre Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme kurallarının vergi rekabetine kesin bir son vermesini değil, Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme kuralları tarafından belirlenen sınırlar içinde daha cazip vergi teşvikleri geliştirerek yeni bir vergi rekabeti turu başlatmasını istiyorlardı.

Japonya, Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme kurallarının [Gelir Dâhil Etme Kuralı (Income Inclusion Rule) olarak da bilinir] ana bölümlerini 01 Nisan 2024 tarihinden itibaren uygulamaya koyarken; 01 Nisan 2025 tarihinden itibaren yedi yıl boyunca “İnovasyon Kutusu” rejimi (Innovation Box regime) adı verilen fikri mülkiyet için yeni bir vergi teşviki getirecektir. İnovasyon Kutusu rejimi, Japonya’nın bu yeni vergi rekabeti turuna stratejik yanıtı mıdır? – Ya da belki de değildir. “Japonya’nın rekabet gücünü artırmak”, yasama tarihinde yer alan önemli bir ifade olmasına rağmen, Japon İnovasyon Kutusu, Japonya’yı rekabetçi kılmak için çok mütevazı bir vergi teşviki olabilir.

Japonya, aşağıdaki arka planla “İnovasyon Kutusu”nu tanıtmaya karar vermiştir. Japonya’nın, büyük Avrupa ve Asya ülkelerindeki Fikri Mülkiyet Kutusu (Intellectual Property Box) rejimi gibi çıktılara (fikri mülkiyetten elde edilen gelir) değil, girdilere (örneğin Ar-Ge harcamaları) dayalı vergi teşvikleri olduğu söylenmektedir. Özellikle, Temmuz 2023’te Japonya Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı (Ministry of Economy, Trade and Industry), Japonya’nın küresel eğilimlerle uyum sağlamak için çıktıya dayalı bir vergi teşviki olarak “İnovasyon Kutusu” rejimini de tanıtmasını öneren bir rapor yayınlamıştır[2]. Daha sonra Kabine, 2024 tarihli Vergi Reformu Paketi Yasa Tasarısı’nı (Tax Reform Package Bill) sunarken İnovasyon Kutusu rejimini tanıtmayı önermiş ve Ulusal Meclis bu yasa tasarısını bu Mart ayında geçirmiştir. Japonya, yeni tanıtılan İnovasyon Kutusu ile eksik çıktıya dayalı vergi teşvikleri açığını doldurmaktadır. Bu bağlamda, Japon hükümeti İnovasyon Kutusu’nun Japonya’nın rekabet gücünü artırmayı amaçladığını belirtmiştir. Örneğin Japonya Maliye Bakanlığı (Ministry of Finance), 2024 tarihli vergi reformuna ilişkin teknik açıklamasını yayınlayarak, Japonya’nın bir Ar-Ge merkezi konumu olarak rekabet gücünü artırmak amacıyla İnovasyon Kutusu’nu tanıttığını söylemiştir[3].

Ancak, aşağıdaki nedenlerden dolayı mütevazı bir vergi teşviki gibi göründüğünden, Japon İnovasyon Kutusu’nun böylesine iddialı bir hedefe ulaşıp ulaşamayacağı şüpheli olabilir. Birincisi, Japon İnovasyon Kutusu nitelikli fikri mülkiyet geliri için yüzde 30’luk bir indirim sağlamaktadır[4]. Japonya’nın etkin kurumlar vergisi oranı genellikle yaklaşık yüzde 30 (yerel vergiler dâhil) olduğundan, İnovasyon Kutusu en iyi ihtimalle nitelikli fikri mülkiyet geliri üzerindeki etkin vergi oranını (effective tax rate) yaklaşık yüzde 21’e düşürecektir[5]. Yüzde 21’lik etkin vergi oranı, özellikle bazı ülkelerin fikri mülkiyet için daha sert vergi teşvikleri sunduğu düşünüldüğünde, önemli bir vergi indirimi (tax cut) gibi görünmeyebilir[6]. İkincisi, Japonya İnovasyon Kutusu indirimini, cari gelirin (İnovasyon Kutusu uygulanmadan önce) kullanılmayan zarar devretmeleri düşüldükten sonraki yüzde 30’unda sınırlandırmaktadır. Bu tavanı aşan herhangi bir tutar düşülemez ve devredilmeyecektir. (Örneğin, nitelikli fikri mülkiyet geliri 300 ise, ancak kullanılmayan zarar devrini telafi ettikten sonraki cari gelir yalnızca 100 ise, İnovasyon Kutusu kapsamındaki indirim 90 yerine 30 olacaktır.) Bu durum, Japon İnovasyon Kutusu’nun diğer gelir indirimi türü teşvikler ve cari veya devredilen zararlarla birleştirildiğinde bile önemli vergi indirimleri üretmesini önleyecektir. Son olarak, fikri mülkiyetten elde edilen tüm gelirler İnovasyon Kutusu için uygun değildir. Örneğin, İnovasyon Kutusu yalnızca patentleri ve yapay zekâ ile ilgili yazılım programlarını kapsar ki; diğer fikri mülkiyetler için geçerli olmayacaktır. Dahası, İnovasyon Kutusu açısından uygun olmak için, fikri mülkiyetin “Japonya’nın uluslararası rekabet gücünü artırmaya katkıda bulunma” gibi biraz zor bir koşulu karşılaması gerekir[7]. Bu fikri mülkiyetin lisanslanmasından veya yurt içi satışından elde edilen gelir kapsam dâhilindedir, ancak gömülü telif hakları kapsam dâhilinde değildir. Dahası, ilişkili taraf işlemlerinden (örneğin, yabancı bir bağlı kuruluşa lisanslama) elde edilen gelir, bunlar bağımsız piyasa fiyatından yapılsa bile hariç tutulur. Bu nedenlerle Japon İnovasyon Kutusu orta düzeyde bir vergi teşviki olarak görülmektedir.

Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme kuralları çağında, Japonya’nın mütevazı vergi teşvikleriyle bile rekabet gücünü sağlayabileceğini iddia edebiliriz. Ancak, bunu düşünmek biraz iyimser veya hatta safça gelebilir. Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme kurallarının, işletmenin konumundan bağımsız olarak, yüzde 15’lik asgari bir efektif vergi oranı sağladığı doğrudur. Buna göre, Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme kuralı, efektif vergi oranı yüzde 15’in altına düştüğü sürece diğer ülkeler tarafından benimsenen vergi teşviklerini neredeyse anlamsız hale getirerek Japonya’nın rekabet gücünü korumasına yardımcı olabilir. Ancak, yüzde 15, Japonya gibi yüksek vergiye sahip bir ülke açısından oldukça düşük bir vergi oranıdır. Yukarıda da belirtildiği gibi, İnovasyon Kutusu altında bile, Japonya’daki efektif vergi oranının yüzde 15’in oldukça üzerinde kalması beklenmektedir. Dolayısıyla, yüzde 15’lik küresel asgari vergi ve Japon İnovasyon Kutusu rejimi uygulandıktan sonra dahi, çokuluslu şirketler Japonya’dakinden daha düşük bir vergi oranı arayışıyla Japonya dışında Ar-Ge merkezleri kurmaya motive olacaklardır.

Özetle, Japon İnovasyon Kutusu’nun orta düzeyde bir vergi teşviki olduğunu söylemek adildir. Birkaç ülke, Fikri Mülkiyet Kutusu rejimlerinin güçlü vergi teşviklerini Küresel Matrah Aşındırmayı Önleme kuralları altında bile sürdürmek için mekanizmalar geliştirerek stratejik olarak yanıt vermiştir.[8] Buna karşılık, Japonya’nın bu tür hareketlerden uzak durma ve yüksek vergili bir ülke olmaya çalışma politikası var gibi görünmektedir. Japon İnovasyon Kutusu’nun böyle bir politika altında dahi oyunun kurallarını değiştirip değiştiremeyeceğini görmek ilginç olacaktır.

[1] <https://web-archive.oecd.org/2021-07-08/593841-130-countries-and-jurisdictions-join-bold-new-framework-for-international-tax-reform.htm>

[2] Japon Özel Sektörü Tarafından Yenilik Yatırımlarının Teşviki Konulu Çalışma Grubu (Study Group on Promoting Innovation Investment by the Japanese Private Sector), geçici rapor, 15 (2023). Anılan çalışma grubu, üç akademisyen ve Honda ve SONY gibi on şirket olmak üzere 12 üyeden oluşmaktadır. Sekreterliği ise, Japonya Maliye Bakanlığı ile ekonomik ve endüstriyel politika perspektiflerinden vergi politikasını müzakere edebilen Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı yapmaktadır.

[3] Nobuhisa Abe et al., Reiwa 6 Nendo Zeiseikaisei no Kaisetsu 554 (2024), <https://www.mof.go.jp/tax_policy/tax_reform/outline/fy2024/explanation/index.html> Bu teknik açıklamanın yazarları bakanlık yetkilileridir. Bu yetkililer kişisel kapasiteleriyle yazmış olsalar da, teknik açıklama genellikle uygulamada yetkili literatür olarak kabul edilir.

[4] Özetle, “nitelikli fikri mülkiyet geliri” (qualified intellectual property income) esasen nitelikli fikri mülkiyetin lisanslanmasından veya yurtiçi satışından kaynaklanan gelirin “yurtiçi öz geliştirme” (domestic self-development) kısmıdır. “Yurtiçi öz geliştirme” kısmı, nitelikli fikri mülkiyetle doğrudan ilgili Ar-Ge maliyetlerinin, yurtiçi veya öz geliştirme niteliği olmayanlar hariç tutulduktan sonra kalan Ar-Ge maliyetlerine oranıyla belirlenir. Maliye Bakanlığı’na göre, vergi avantajlarının öz geliştirme kısmıyla sınırlandırılması, Japon Yenilik Kutusu’nun BEPS Eylem 5’in [Addressing Harmful Tax Practices (Zararlı Vergi Uygulamalarının Ele Alınması)] nihai raporunda önerilen “bağlantı yaklaşımı” (nexus approach) ile uyumlu olmasını sağlayacaktır (Id. s.555). [Çevirenin Notu: BEPS (Base Erosion and Profit Shifting-Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırma)]

[5] %21 = %30 * (1 – %30). Örneğin bkz. METI, Reiwa 6 Nendo (2024 Nendo) Keizaisangyo Kankei Zeiseikaisei Nitsuite, 6 (2023), <https://www.meti.go.jp/main/yosan/yosan_fy2024/pdf/03.pdf>.

[6] Her ülkedeki Fikri Mülkiyet Kutusu rejimi kapsamındaki vergi oranı için bkz. örneğin Alex Mengden, 2023 yılı Avrupa’daki Patent Kutusu Rejimleri (Patent Box Regimes in Europe), <https://taxfoundation.org/data/all/eu/patent-box-regimes-europe-2023/> (Fikri Mülkiyet Kutusu rejimi kapsamındaki vergi oranı, belirtilen ülkelerin hepsinde yüzde 21’den düşük olacaktır).

[7] Bu koşulun ayrıntıları henüz belirlenmemiş olup daha sonra Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecektir. Ayrıca, vergi mükellefleri, Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı tarafından fikri mülkiyetlerinin yeterliliğini doğrulayan bir sertifika almalı ve bunu vergi beyannamelerine eklemelidir.

[8] Örneğin Belçika, vergi mükelleflerinin indirilebilir tutarlarının belirli bir aşırı kısmını süresiz olarak devredilecek iade edilmeyen bir vergi kredisine dönüştürmelerine ve fiilen etkin vergi oranlarını yıldan yıla yönetmelerine olanak sağlamak için Yenilik Geliri Kesintisi (Innovation Income Deduction) rejimini (nitelikli fikri mülkiyet gelirinin yüzde 85’inin düşürülmesi, etkin vergi oranının yüzde 3,75’e düşürülmesi) yeniden düzenlemiştir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.