‘Sözlü Tarih’ Yöntemiyle İrlanda’da ‘Yüzde 12,5 Kurumlar Vergisi Oranının Evrimi’

Giriş

Yakın zamanda, uluslararası alanda çokça ilgi gören belirli bir İrlanda vergi politikasının, yani yüzde 12,5’lik Kurumlar Vergisi oranının [corporation tax rate] tanıtımını inceleyen bir makale yayınladık[1]. Bu yazıda makalenin özetlenmiş bir sürümü sunulmaktadır. İrlanda’nın 2021 yılında OECD’nin[2] yüzde 15’lik Küresel Asgari Kurumlar Vergisi [global minimum corporation tax] oranına karşı muhalefetini geri çekmesi, yüzde 12,5 oranının gelecekte ne ölçüde uygulanacağını kısıtlayabilir ve bu da tanıtımının arka planını incelemeyi zamanında hale getirir.

Çoğu kaynak, vergi politikası değişikliklerini belgelemek için yalnızca bunları yasaya sokmak için gerekli çeşitli aşamalardan geçen ilerlemelerini ana hatlarıyla belirtir. Sosyal ve ekonomik hedeflere atıfta bulunulabilse de, literatür yetkililerin yeni vergi mevzuatının şeklini müzakere etmede yer alan karmaşıklıklara nasıl yaklaştıklarını tam olarak araştırmayı başaramaz. Bu boşluğu gidermek için, çalışmamız, Avrupa Birliği (AB) yetkilileriyle kapsamlı bir etkileşim gerektiren yüzde 12,5’lik Kurumlar Vergisi oranının getirilmesinde yol gösteren İrlanda vergi politikası yapımındaki kilit katılımcıların anılarını ve yaşanmış deneyimlerini belgelemek için sözlü tarih yöntemini [oral history method] kullanmıştır. Bunu yaparken, makalede, uluslararası bir alanda vergi değişikliğini başarılı bir şekilde müzakere etmek için bir yaklaşımı sergileyerek diğer vergi idarelerine rehberlik edebilecek bir vaka çalışması sunulmaktadır. Bu, çalışmanın birincil katkısıdır.

İkinci katkımız sözlü tarih yöntemini kullanmamızda yatıyor. Bu yöntem, ilgili vergi hükmünün evrimi hakkında daha zengin ve daha ayrıntılı bir bağlamsal anlatının oluşturulmasını kolaylaştırmaktadır. İş dünyasında sözlü tarihin kullanılması için çok sayıda çağrı yapılmasına rağmen, yöntem nadiren kullanılmıştır. Bu çalışma, yöntemin kamu politikası kararlarının nasıl alındığına dair daha zengin bir bakış açısı kazanmak için nasıl kullanılabileceğini göstermekte olup, bu da diğer araştırmacıları çabalarında teşvik edebilir ve onlara yardımcı olabilir.

  1. İrlanda’da Vergi Politikası Yapımı

Genel olarak politika yapımına ilişkin zengin bir literatür olmasına rağmen, Wales ve Wales (2012) vergi politikası yapımına ilişkin araştırma eksikliğine işaret ediyor. Bu özellikle İrlanda bağlamında geçerlidir. Wales ve Wales (2012) çalışması, İrlanda’nın vergi politikası yapımına gelince tatmin edici bir danışma sürecine sahip olmadığını bulmuş olsa da, İrlanda iş topluluğunun Maliye Bakanlığı yetkililerine iyi erişimi olduğunu belirtiyorlar. Yazarlar, İrlanda iş topluluğu ile hükümet arasındaki gayrı resmi ilişkiyi tanımlarken ‘küçük ülke etkisi’nden [‘small country effect] bahsediyorlar, özellikle devlet kurumlarının küçük olduğunu ve kıdemli özel sektör bireylerinin iyi tanındığını belirtiyorlar. İrlanda vergi topluluğunun son derece birbirine bağlı olduğunu kabul ederek, yazarlar benzer şekilde küçük ülkelerdeki hükümetlerin, herkesin aynı odada ve aynı anda bir araya gelebilmesi nedeniyle, bir tekliften etkilenen insanların görüşlerini duyma avantajına sahip olabileceğini öne sürüyorlar.

Ertesi yıl yapılan bir çalışmada ise Christensen (2013), İrlanda’daki genel kamu hizmeti yöneliminin ve kapalı işe alım mekanizmalarının, kısıtlı ekonomik uzmanlık, vergilendirmeyle ilgili mikro ekonomik fikirlere ilişkin sınırlı farkındalık, politika tavsiyesine pasif bir yaklaşım ve öncelikli olarak ‘kamu görevlileri’ [civil servants] olarak tanımlanan bir vergi politikası bürokrasisi yarattığını ileri sürmektedir. Bunun nihayetinde İrlanda vergi politikası yapımının teknik olarak yetenekli yetkililer yerine politikacılar tarafından domine edilmesine yol açtığı savunulmaktadır. Ayrıca bunun, neoliberal vergi ideolojisinin [düşük vergi oranları, geniş vergi tabanı ve tarafsızlık (low rates, broad bases and neutrality)] 1980’lerin ortalarında İrlandalı politika yapıcılar arasında yerleşmediği anlamına geldiği ve bunun da birçok başka ülkenin neoliberal vergi politikalarını benimsediği bir zamanda yüksek Gelir Vergisi oranları [income tax rates], dar tabanlar ve çok sayıda vergi indirimiyle sonuçlandığı ileri sürülmektedir.

  1. İrlanda’da Yüzde 12,5 Kurumlar Vergisi Oranının Gelişimine İlişkin Kısa Tarihsel Arka Plan

İrlanda, 1922’deki bağımsızlığın ardından, ağırlıklı olarak tarımsal bir ekonomiydi. İrlanda ihracatının hacmi sonraki yıllarda önemli ölçüde düştüğünden (Büyük Buhran, korumacılık, İngiltere ile ticaret savaşı ve İkinci Dünya Savaşı döneminin zorlu ticaret koşulları gibi faktörlerin birleşimi nedeniyle), ihracata yeniden odaklanmak gerekiyordu. Maliye Bakanlığı’nın ihracatı artırmak için ticaretin serbestleştirilmesini destekleyen argümanlarının aksine, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bunun yerine mali teşvikler ile vergi teşviklerini savunmuştur. İkincinin 1950’lerin ortalarından sonlarına doğru politika savaşındaki zaferi, günümüze kadar İrlanda sınai kalkınma politikasının önemli bir bileşeni olmaya devam eden ‘davetli sanayileşme’ stratejisini [strategy of industrialization by invitation] başlatmıştır. 1956 yılında ihracat kârlarına ilişkin vergi indirimi [export profits tax relief] getirme kararı açıklanmıştır. Bu politika, vergi indirimini ihracatla sınırlayarak, önceki korumacı dönem endüstrisinin muhalefetini tetiklemeden ekonominin dışa doğru yeniden yönlendirilmesini teşvik etme amacına ulaşmıştır. 1956 yılındaki kârlar yaklaşık yüzde 50’lik bir toplam vergi oranına tabiydi. İhracat kârlarına ilişkin vergi indirimi başlangıçta beş yıllık bir süre boyunca faaliyet gösterecek ve bir veri yılı boyunca artan ihracattan elde edilen üretim kârları üzerindeki verginin yüzde 50’sinin muaf tutulması şeklinde olacaktı. Sonraki iki yıl içinde vergi muafiyeti yüzde 100’e, muafiyet süresi ise beş yıldan on yıla çıkarılmıştır.

Üretilen malların ihracatı 1957’de büyük ölçüde artarak 1956 ila 1960 arasında iki katından fazla artmıştır. Dahası, 1973’te Avrupa Birliği’ne (o zamanlar Avrupa Ekonomik Topluluğu-AET) katılım arifesinde, 1955 sonrası ihracat odaklı yabancı firmalar üretim istihdamının neredeyse yüzde 20’sini oluşturuyordu. Ancak AET’ye katılım yaklaşırken, İrlanda anlaşılabilir bir şekilde, Avrupa Birliği’nin önceden onayı olmadan getirilen ihracat teşviklerine ilişkin Roma Antlaşması’nın 98. maddesindeki yasaktan endişe duyuyordu. Yine de ihracat kârlarına ilişkin vergi indirimi, tüm üretim işletmelerinde yüzde 10’luk yeni bir Kurumlar Vergisi oranıyla değiştirildiği on yılın sonuna kadar varlığını sürdürmüştür. Bu özel oran, 1980’lerde Dublin’deki Uluslararası Finansal Hizmetler Merkezi’nde [International Financial Services Centre] yürütülen nitelikli faaliyetlere genişletilirken, diğer hizmet faaliyetlerinin çoğu önemli ölçüde daha yüksek bir oranda vergilendirilmeye devam etmiştir. Bu, bazı şirketlerin Avrupa Birliği’ndeki en düşük Kurumlar Vergisi oranını öderken diğerlerinin en yükseklerden birini ödediği karmaşık bir sistemle sonuçlanmıştır.

İrlanda’nın doğrudan yabancı yatırım çekmedeki başarısı, 1990’larda diğer AB Üye Devletleri’nden haksız vergi rekabeti iddialarını kışkırtmaya başlamıştır. İrlanda hükümeti, Kasım 1996’da Avrupa Komisyonu tarafından, yüzde 10’luk tercihli oranın, rekabete aykırı bir devlet yardımı olarak değerlendirildiği için süresiz olarak sürdürülemeyeceği konusunda bilgilendirilmiştir. Bu, İrlanda’da önemli bir siyasi huzursuzluğa yol açmıştır: Ülke bir vergi cenneti olarak etiketlenmekten (bu şekilde uluslararası itibarına zarar vermekten) kaçınmak isterken, önceki on yıllarda çok dikkatli bir şekilde beslenen yabancı yatırımları elde tutmak için düşük bir vergi oranının sürdürülmesinin hayati önem taşıdığı düşünülüyordu. Sonunda Avrupa Birliği 1998 yılında, İrlanda’nın 2003 yılından itibaren tüm şirketler için yüzde 12,5’lik tek tip bir oran getirmesine izin vermiştir. İrlanda’nın yüzde 12,5’lik vergi oranının tarihsel geçmişi hakkında daha fazla ayrıntı tam makalede özetlenmiştir.

  1. Araştırma Yöntemi

Şimdi çalışmamızda kullandığımız sözlü tarih araştırma yönteminin kısa bir tartışmasına geçiyoruz. Bir yöntem olarak sözlü tarih, insanların birinci elden deneyimlerini, görüşlerini, yorumlarını ve bakış açılarını belgelemek için kullanılır; aksi takdirde bu bilgiler kamusal hafızadan silinebilecek ve yakalanıp saklanmazsa sonsuza dek kaybolabilecektir (Sommer ve Quinlan, 2018). Sözlü tarih görüşmeleri genellikle aynı anda bir kişiyle gerçekleştirilirken, çok sayıda kişinin katıldığı bir görüşme sırasında gerçekleşen tartışmalar katılımcıların anılarını aydınlatarak önemli içyüzünü anlama kapasiteleri sağlayabilir. Katılımcılar ayrıntıları hatırlamak veya aksi takdirde gerçekleşmeyecek tepkileri tetiklemek için birbirlerine yardımcı olabilirler. Dahası, bir grup içindeki bireyler genellikle bilgileri düzeltir ve özellikle büyük bir grup bir araya geldiğinde birbirlerinin hafızasını canlandırabilirler ki; tartışırken ve hikâyeler paylaşırken, bu kolektif hafızadan büyüleyici içyüzünü anlama ortaya çıkabilir.

Yazarlar, yüzde 12,5’lik Kurumlar Vergisi oranının getirilmesine kadar geçen dönemde ortaya atılan argümanları ve fikirleri kapsamlı bir şekilde anlamak için, Şubat 2019’da İrlanda, Dublin’de, göze çarpmayan ses kayıt cihazlarıyla donatılmış bir tesiste bir “tanık semineri” [witness seminar] düzenlemişlerdir. Tanık seminerine katılan yedi katılımcı, ilgili zaman diliminde aşağıdaki rolleri üstlenmişti (bazıları birden fazla rol üstlenmişti): İrlanda Gelir İdaresi Başkanı, İrlanda Vergi Enstitüsü Başkanı, Maliye Bakanlığı Genel Sekreteri, Maliye Bakanı Danışmanı, Sınai Kalkınma Ajansı İcra Kurulu Başkanı, Vergi Müfettişi, doğrudan vergilendirme konusunda Avrupa Birliği çalışma gruplarının üyesi, Maliye Bakanlığı’ndan iki Müdür, 2008-2010 dönemi Vergi Komisyonu’nun iki üyesi ve dönemin üç büyük muhasebe firmasından iki Vergi Ortağı[3]. Katılımcıların çoğu emekli olmasına rağmen, hepsi anılarını etkili bir şekilde ifade etme yeteneğine sahipti ve söz konusu döneme ilişkin anılarını anlatmaya istekliydi.

  1. Bulgular ve Tartışma

Alan kısıtlamaları, çalışmamızın bulgularını kapsamlı bir şekilde özetlememizi engelliyor, ancak aşağıda ana temaları kısaca özetliyoruz. Bulgularımız, bir ‘küçük ülke etkisi’nin varlığını destekliyor (Wales & Wales, 2012). Katılımcılar tarafından belirlenen İrlanda’daki vergi ekosisteminin entegrasyon düzeyi, belirli sorunları ele almak için gereken politika önlemlerini uygulamaya koyma konusunda çevik olmayı kolaylaştırıyor. ‘Herkesi aynı odada ve aynı anda bir araya getirme’ yeteneği [ability to get everyone together in the same room and at the same time], tüm ilgili paydaşlar için iyi bir sonuca ulaşmak amacıyla aşılması gereken bürokrasi düzeyini azaltır.

Katılımcılar, hem ülke içinde hem de ülke dışında ilişkilerin önemi hakkında konuştular ve İrlanda içinde, düşük bir Kurumlar Vergisi oranının (hem mevcut vergi mükelleflerine sağladığı kesinlik hem de doğrudan yabancı yatırım çekme yeteneği açısından) elzem olduğu konusunda geniş bir siyasi mutabakat olduğunu, bunun ülke için en iyi sonucu elde etmek üzere tüm ilgili İrlandalı partileri birleşik bir cephede bir araya getirmede hayati öneme sahip olduğunu belirttiler.

Sanırım hepimiz düzenli olarak yeşil mayoyu[4] giyiyoruz (…)

Katılımcılar, Avrupa Birliği düzenlemeleriyle uyumlu avantajlı bir politika sonucu elde etmede güçlü uluslararası ilişkiler kurmanın ve sürdürmenin de önemli olduğunu gözlemlediler ve olumlu ilişkilerin hem dâhili hem de harici olarak ilgili uluslararası ortaklarla önemli olan güven ve açık iletişimle sonuçlandığını belirttiler. Bu ilişkiler, hatta söz konusu hususlar İrlanda ile doğrudan ilgili olmasa bile, İrlandalı politika yapıcıların Avrupa Birliği bağlamındaki tüm vergi alanlarındaki olumlu katılımıyla zamanla kurulmuştur. Katılımcılar, Avrupa Birliği içinde (ve daha sonra OECD’de) vergiyle ilgili tartışmalara yüksek düzeyde katılımın sürdürülmesinin, ilgili İrlandalı personele uluslararası vergi ortamının nasıl değiştiğine dair geniş bir anlayış kazandırdığını ve kurumsal vergi politikasında en iyi uygulama açısından seyahat yönünü doğru bir şekilde tahmin etmelerine olanak tanıdığını hissetmişlerdir.

Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi’ndeki tüm yaklaşımımız (…) uluslararası tartışmaların ön saflarında olmaktı. Kendinizi yok sayarak asla sorunlarla başa çıkamazsınız (…) OECD’de (…) orada her zaman güçlü bir elimiz, güçlü bir ekibimiz vardı (…) Her zaman bu tartışmaların içindeydik.

Son olarak katılımcıların tartışmaları, yüzde 12,5 oranının herhangi bir matematiksel veya ekonomik tabanlı formül kullanılarak elde edilmediğini ortaya koymaktadır.

Yüzde 12,5’te sihirli bir şey yoktur (…) Yani, 13 olamazdı çünkü uğursuz olarak görülüyordu. 10 olamazdı, biliyorsunuz, 12,5 neredeyse öyleydi, sekizde bir, kolay bir şey (…) Matematiksel bir şey olmadığını söylemek adil olur (…) Optimum nokta veya benzeri bir şey (…).

Bununla birlikte, Christensen’in (2013) İrlanda Maliye Bakanlığı’ndaki ekonomist eksikliğinin genele özgü bir kamu hizmeti yönelimine yol açtığı yönündeki önerisinin aksine, biz alternatif bir bakış açısı sunuyoruz: O dönemde politika yapıcıların saflarında çoğunlukla nitelikli ekonomistler olsaydı, çağdaş ekonomik modellere odaklanma, tüm ilgili tarafların farklılıklarını bir kenara bırakarak bunun yerine ülkenin çıkarları doğrultusunda çalışmalarına yol açan pragmatizmi bastırabilirdi.

Sonuç

Öngörülemeyen ulusal veya küresel olaylar en iyi geliştirilmiş politika planlarını bile bozabilir. Küresel bir pandemi, küresel gıda güvenliği ve tedarik zincirlerini etkileyen bir savaş, önemli ticaret ortaklarının liderliğinde bir değişiklik -bunlardan herhangi biri- en dikkatlice düşünülmüş vergi politikası yaklaşımını bile ciddi şekilde baltalayabilir. Ancak bulgularımız, vergi politikası evrimine yönelik doğru yaklaşımın (güçlü olumlu ulusal ve uluslararası ilişkilere odaklanan, konuyu doğrudan ilgili ülkeyi etkilemese bile başkalarına yardımcı olmak için vergi tartışmalarına katılmaya istekli olan, uluslararası ortaklara saygılı, açık iletişim ve güvene dayalı bir yaklaşım) zorlu bir uluslararası bağlamda olumlu politika sonuçları elde etmek için yapı taşlarını sağlayabileceğini vurgulamaktadır. İrlanda vaka çalışmasının benzer zorluklarla karşılaşan diğerlerine rehberlik sunabileceği umulmaktadır.

Referanslar

Christensen, J 2013, ‘Bureaucracies, neoliberal ideas, and tax reform in New Zealand and Ireland’, Governance, vol.26, no.4, pp.563-584.

Sommer, B. W., and M. K. Quinlan. The Oral History Manual. American Association for State and Local History Book Series. 3rd ed. Maryland, USA: Rowman & Littlefield, 2018.

Wales, C J, & Wales, C P 2012, Structures, processes and governance in tax policy-making: An initial report, Centre for Business Taxation, Saïd Business School, University of Oxford.

[1] Doyle, E. M., McCarthy, B., Tuck, P., & Barry, F. (2025). The Evolution of the Irish 12.5 Percent Corporate Tax Rate: An Oral History. Enterprise & Society, 1-25. The Evolution of the Irish 12.5 Percent Corporate Tax Rate: An Oral History | Enterprise & Society | Cambridge Core, < https://www.cambridge.org/core/journals/enterprise-and-society/article/evolution-of-the-irish-125-percent-corporate-tax-rate-an-oral-history/D9A81A8E335B6D451AA2DB2111CEADFB >.

[2] OECD: Organisation for Economic Co-operation and Development [Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü].

[3] Metnin İngilizcesi şöyledir: “Chairman of the Irish Revenue Commissioners, President of the Irish Tax Institute, Secretary General of the Department of Finance, advisor to the Minister for Finance, Chief Executive of the Industrial Development Agency, Inspector of Taxes, member of EU working groups on direct taxation, two Principals in the Department of Finance, two members of the 2008-2010 Commission on Taxation, and two Tax Partners with three of the Big 5 accounting firms of the time.

[4] İrlanda milli spor takımları gemide yarışırken yeşil formalar giyerler. ‘Yeşil formayı giymek’ ifadesi, ülkeyi temsil ederken herkesin İrlanda takımının bir parçası olduğu anlamına gelir.

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.