Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu, (diğer şeylerin yanı sıra) araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamalarının (research and development expenses) çoğu için tarafsız vergi uygulamasını yeniden tesis edecek bir vergi anlaşmasını tartışırken; Çin Halk Cumhuriyeti (People’s Republic of China-PRC), Ar-Ge yatırımlarını sübvanse etmek için agresif bir politika benimsemiştir. Bu yaklaşımı kopyalamak tavsiye edilmezken, Çin Halk Cumhuriyeti’nin politika rejimi, ABD’nin kendi Ar-Ge vergi sistemini düzeltmemesi durumunda ABD’yi daha da dezavantajlı duruma sokmaktadır.
Normal bir kurumlar vergisi, kurumsal kârlardan, yani gelirlerden maliyetlerin çıkarılması ile elde edilen tutar üzerinden alınır. Buna göre şirketlerin vergi yükümlülüğünü hesaplarken tüm giderlerini (Ar-Ge maliyetleri dâhil) indirebilmeleri gerekir. Vergi Kesintileri ve İstihdam Yasası’nın (Tax Cuts and Jobs Act) kötü düşünülmüş bir hükmü sayesinde, ABD şirketleri Ar-Ge yatırımlarının (vergi matrahından) tam tutarını düşememektedir. Bunun yerine, yurt içi Ar-Ge için beş yıl ve yurt dışı Ar-Ge için 15 yıl boyunca amortisman ayırmaları (vergi kesintilerini dağıtmaları) gerekmektedir. Enflasyon ve fırsat maliyeti nedeniyle oluşan gecikmeler, ABD firmalarının gerçek anlamda Ar-Ge maliyetlerinin yalnızca kabaca %89’unu (yüzde 89), enflasyon %2’nin üzerindeyse daha da azını düşebilecekleri anlamına gelmektedir.
Bunun tersine Çin, süper indirim olarak bilinen ve şirketlerin Ar-Ge maliyetlerinin %100’ünden fazlasını düşürmelerine olanak tanıyan bir politika izlemiş ve 2023 yılında Çinliler, çoğu işletme için süper kesintilerini Ar-Ge maliyetlerinin %175’inden, Ar-Ge maliyetlerinin %200’üne çıkarmıştır. Bu büyük bir sübvansiyon anlamına gelmektedir. Çin bu tür bir politika izleyen tek ülke olmasa da (Amerika Birleşik Devletleri de dâhil olmak üzere çoğu OECD[1] ülkesi[2] Ar-Ge yatırımı için bir tür sübvansiyon sağlamaktadır) Çin’deki bu süper indirim özellikle büyük ve Çin’deki tek Ar-Ge vergi sübvansiyonu da değildir.
Ağır sübvansiyonlara rağmen Çin, Ar-Ge yatırımı açısından ABD’yi geçememiştir. Ulusal Bilim Vakfı’na (National Science Foundation) göre[3] ABD, hem yürütülen toplam Ar-Ge hem de toplam ekonomik faaliyet içindeki pay açısından Çin’den daha iyi performans göstermektedir. Örneğin ABD 2019 yılında Ar-Ge’ye 668 milyar dolar harcamış olup; bu, gayrisafi yurtiçi hâsılanın (GSYH) %3,1’ini oluşturmuştur. Aynı yıl Çin, Ar-Ge’ye 526 milyar dolar (satın alma gücü paritesine göre ayarlanmış dolar olarak) veya GSYH’sinin %2,2’sini harcamıştır. Ancak Çin son yıllarda ABD ile arasındaki farkı azaltmış; 2004 yılında Çin GSYH’nin kabaca %1,2’sini Ar-Ge’ye harcarken, ABD GSYH’nin yaklaşık %2,5’ini Ar-Ge’ye harcamıştır.
ABD (elbette) mutlaka Çin’in süper kesinti politikasını taklit etmemelidir. Ar-Ge’ye yönelik bu kadar cömert bir sübvansiyonun getirdiği risklerden biri de gider sınıflandırmasındaki değişikliktir. Ar-Ge’ye yönelik vergi sübvansiyonlarının amacı yeni, gerçek bir Ar-Ge faaliyeti yaratmaktır, ancak firmalar aynı zamanda sübvansiyona uygun harcama tutarını artırmak için Ar-Ge dışı harcamaları da Ar-Ge olarak yeniden sınıflandırabilirler. Alternatif olarak, sübvansiyon, gerçek araştırma faaliyetlerini artırmak yerine, hâlihazırda çalışan araştırmacıların maaşlarının artırılmasıyla sonuçlanabilir. Çin’in süper indirimi durumunda bu noktalara ilişkin kanıtlar şu ana kadar karışıktır.
Bununla birlikte, Çin bu kadar agresif bir şekilde sübvansiyon yapmak için harekete geçtiğinde Ar-Ge’yi cezalandırmak gerçek bir endişe kaynağıdır. ABD’de ticari Ar-Ge yatırımlarını birçok faktör etkilese de, bu son zamanlarda geride kalmıştır. 2023 yılında Ar-Ge’ye yapılan özel yatırımlar yalnızca %0,8 artarken, genel işletme yatırımları %4,4 oranında artmıştır ki; bu, Ar-Ge yatırımında 2012’den bu yana en yavaş yıllık büyüme olmuştur.
Vergi anlaşmasının Ar-Ge amortismanına ilişkin yaklaşımı eksiktir çünkü Ar-Ge harcamalarını yalnızca iki yıl için ve yalnızca yerli Ar-Ge için yeniden uygulamaya koymaktadır. Şu anda yabancı Ar-Ge harcamalarının 15 yıl boyunca amortismana tabi tutulması gerekiyor ve tasarı bu uzun maliyet kurtarma programını koruyacaktır. İdeal durumda vergi anlaşması, ABD şirketlerinin yabancı Ar-Ge yatırımlarının da tüm masraflarını[4] karşılayacaktır. Ar-Ge’ye yapılan ABD yatırımları, pazara erişimin genişletilmesi ve yerleşik çalışanların üretkenliğinin artırılması da dâhil olmak üzere yerleşik çalışanlara pek çok açıdan fayda sağlıyor. Doğrudan yabancı yatırımlara karşı önyargının sürdürülmesi, yabancı yatırım fırsatları için yabancı firmalarla rekabet ederken ABD şirketlerini de dezavantajlı duruma sokuyor. ABD firmalarının dünya sahnesinde başarılı olması ABD çalışanlarının çıkarınadır; sonuçta her iki Ar-Ge yatırımı türü de birbirini tamamlayıcı niteliktedir ve ABD vergi kanunlarında dışarıya giden Ar-Ge yatırımını cezalandırmak pek mantıklı değildir.
Her ne kadar kalıcı Ar-Ge harcamalarını tek başına sağlamak Çin rekabeti için sihirli bir değnek olmasa da, başlamak için hiç de akıllıca bir yer değildir. Bu teknolojik yarışta öncelikle kendi ayakkabılarımızı birbirine bağlamadığımızdan emin olmalıyız.
[1] OECD: [Organisation for Economic Co-operation and Development; Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü]
[2] <https://taxfoundation.org/research/all/global/rd-tax-credit-rd-tax-subsidies-oecd/>
[3] <https://ncses.nsf.gov/pubs/nsb20225/cross-national-comparisons-of-r-d-performance>
[4] Tam gider yönteminde (full expensing), işletmelerin yeni veya geliştirilmiş teknoloji, ekipman veya binalara yapılan belirli yatırımların tüm maliyetini anında düşmelerine olanak tanınır.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.