Yapay Zekâ ve ‘Hakaret/İftira’ [Defamation]: Kimi Dava Edebilirsiniz?

Yapay zekâ (artificial intelligence), hukukun birçok farklı yönünü değiştirme potansiyeline sahiptir, ancak özellikle benzersiz zorluklar ortaya çıkaracak alanlardan biri de iftiradır/hakarettir. Yapay zekâyı kullanan herkes, yapay zekânın sahte sonuçlar ürettiği bir senaryoyu hatırlayabilir. Google’ın ‘Bard chatbot’unun ilk demosu sırasında yanlışlıkla ‘James Webb Teleskobu’nun güneş sistemi dışındaki bir gezegenin ilk fotoğrafını çektiğini söylemesi örneğini ele alalım. [1] Başka bir örnekte ise, avukatlar, ChatGPT’yi kullanarak hayali davalara dayanan başvurular yazdıkları için New York’taki bir federal yargıç tarafından yaptırıma uğramıştır. [2] Bu örneklerin de gösterdiği gibi, yapay zekâ yanlış bilgiler sağlayabilir ve bunu ikna edici bir şekilde yapabilir. Peki, yapay zekâ bir kişinin itibarı hakkında sahte bilgiler ürettiğinde ne olur? Hakaret/İftira davası açılabilir mi? Yapay zekâ, yarattığı bilginin yanlış olduğunu “anlıyor” mu? Yapay zekâ aynı yanlış bilgiyi diğer kullanıcılara tekrar tekrar üretecek mi? Bunlar yapay zekânın iftira/hakaret ile ilgili olarak gündeme getirdiği sorulardan sadece birkaçıdır.

Yapay zekânın hakaretten sorumlu olup olmayacağını belirlerken sorulması gereken ilk soru, yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriğin orijinal içerik mi yoksa başka bir tarafça üretilen içerik mi olduğudur. [3] Mevcut yasa (47 U.S.C. § 230) hükmü uyarınca, “Etkileşimli bilgisayar hizmetinin hiçbir sağlayıcısı veya kullanıcısı, başka bir bilgi içeriği sağlayıcısı tarafından temin edilen bilgilerin yayıncısı veya sözcüsü olarak değerlendirilmeyecektir.” [4] Bu genellikle teknoloji şirketlerinin sitelerinde yayınlanan içerikten dolayı sorumluluktan muaf olduğu anlamına gelmektedir. [5] Ancak yapay zekâ yalnızca bilgileri alıp sonuçları görüntülemez. Yapay zekânın []Mevcut sistemler veriye dayalı eğitim süreçlerinin ürünüdür: Önceki deneyimlerin kayıtlarından kalıpları çıkarmayı ve daha sonra bu yeteneği yeni ortamlarda uygulamayı öğrenirler.” [6] Yapay zekâ “platformları bu kelimelerin çıktılarda bir araya getirilme şeklinden sorumludur.” [7] Kelimelerin benzersiz bir şekilde düzenlenmesi, yapay zekâ vakalarını zorlaştıran şeydir:

[Bir] yapay zekâ şirketi, bu tür suçlamaların tamamen bulunmadığı metinlerden yanlış ve itibara zarar veren suçlamalar yaratan bir yapay zekâ programı hazırlayıp dağıtarak, kesinlikle oluşturulan materyalin ‘hukuka aykırı olduğu iddiası’na maddi olarak katkıda bulunmaktadır. Yapay zekâ programı, “[eyleme geçirilebilir] içerik için yalnızca tarafsız bir kanal” değildir; aslında hiçbir şekilde bir kanal değildir. [8]

Yapay zekâ temelde, karalayıcı konuşmalar oluşturma yeteneğine sahiptir çünkü yapay zekâ, birinin itibarına zarar verebilecek kelimeleri ve cümleleri benzersiz bir şekilde düzenleyebilir.

ChatGPT’nin yaratıcısı OpenAI’ye karşı yakın zamanda açılan bir dava, yapay zekânın Mark Walters adlı bir adama karşı asılsız iddialarda bulunduğu bir durum ile ilgilidir. [9] Özellikle Fred Riehl adında bir adam, ChatGPT’den web sitesi için haber yaptığı bir vakayı özetlemesini istemiştir. [10] ChatGPT, Mark Walters’ın İkinci İyileştirme Vakfı’nın (Second Amendment Foundation) saymanı ve baş finans sorumlusu olmasına rağmen, fonları “dolandırdığını” ve “zimmetine geçirdiğini” söylemiştir. [11] Mark Walters, İkinci İyileştirme Vakfı etkinliklerinde konuşmuştu ve onların inançlarına uyuyordu, ancak hiçbir zaman bu Vakıf için çalışmamıştır. [12] ChatGPT, sahte bir dava numarasıyla tamamlanan tamamen hayali bir yasal şikâyet oluşturmuştur. [13] Davadaki yargıç yakın zamanda ChatGPT’nin davanın reddedilme talebini reddetmiştir. [14]

Mark Walters’ın bu davası ilerleyebilir ancak çözülmesi gereken çetrefilli sorunlarla doludur. İlk olarak davacının, yapay zekânın bahsettiği Mark Walters olduğunu kanıtlaması gerekecektir. [15] İkinci olarak, davacının yapay zekânın gerçeği beyan ettiğini kanıtlaması gerekecektir. [16] Bu zor olabilir çünkü yapay zekâ ileri sürdüğü iddiaları “anlıyor” mu? Son olarak, ChatGPT’den yalnızca Fred Riehl yanlış bilgi aldığı için zararlar asgari düzeyde görünmektedir. [17] Yalnızca tek bir kişinin yanlış bilgi alması durumunda ChatGPT, anılan davacının itibarına gerçekten ne kadar zarar vermiştir? Georgia mahkemesinin bu konuları nasıl ele aldığını görmek ilginç olacaktır.

Son olarak, iftira sorumluluğu kasıtlı davranışı gerektirmektedir. [18] Peki, yapay zekâ kasıtlı olarak hareket edebilir mi? Bazıları, yapay zekânın doğası gereği kasıtlı olarak hareket edemeyeceğine, çünkü yapay zekânın yalnızca “form” üzerine eğitildiğine ve bunun verilerin “anlaşılmasını” sağlamadığına inanmaktadır. [19] Bunun bir örneği, “Çince konuşmayan birinin Çince kelimelerin anlamlarını yalnızca Çince sözlük tanımlarından öğrenmesinin imkânsız olmasıdır.” [20] Diğerleri ise, diğer insan olmayan varlıklar gibi yapay zekâ şirketlerinin de eylemlerinden sorumlu olması gerektiğini söylemektedirler. [21] Köpekler zalimce muameleden korunmakla beraber asi davranışlardan sorumludurlar. [22] Şirketler, bir kişinin veya bir grup insanın kötü eylemlerini takip etmek genellikle zor olsa da, bir kuruluş olarak sorumlu tutulurlar. [23] Yapay zekâ şirketleri de benzer şekilde, yapay zekâ programlarının yarattığı içerikten sorumlu tutulabilir çünkü yapay zekâyı eğiten ve onun üst denetçisi olarak hareket edenler onlardır.

Yapay zekâ bir paradokstur. Yapay zekâ hakkındaki tartışmaların çoğu, işleme yeteneklerine ve verimliliğine odaklanmış olsa da, daha ilginç olan soru, yapay zekânın ne kadar insan olduğudur. Yapay zekânın amacı insan zekâsını kopyalamak ve onu daha iyi hale getirmektir, ancak yapay zekâ şirketlerinin yaratacağı programlar insanların yaratılışından olacaktır. İnsanlar kusurludur. Kusurlu varlıklar olarak yapay zekâ, yasaları öğrenmesi ve uyum sağlaması gereken insanlar gibi anlaşılmazlıklar ve karmaşıklıklar geliştirecektir. Yapay zekâ ve hakaret/iftira, mevcut yasaların bu hızla gelişen teknolojiyi ele alacak şekilde nasıl uyarlandığını görmenin büyüleyici olacağı hukuk alanlarıdır.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.