Zekânın Yapay Uzvu: Yapay Zekâ ile Hukuki Muhakeme- Kör Noktadan Netliğe

1.Hukukta Yapay Zekâyı Anlamak ve Onu Hukuki Muhakemede Tam Olarak Kullanabilmek

Hukukta yapay zekâyı anlamak ve onu hukuki muhakemede tam olarak kullanabilmek için öncelikle insanın zekâsının sınırlılıklarını açıkça görmesi ve bunu kabullenmesi gerekiyor. Hukukçular yapay zekâyı, yalnızca teknik bir araç olarak değil, insanın bilişsel eksikliğine eklemlenen bir “yapay uzuv” olarak konumlandırabilirlerse, işte o zaman yapay zekâ kendilerine bir rakip olarak değil, hukuki muhakemelerinde kendi sınırlarını genişletmek üzere tasarlanmış yapay bir “zekâ protezi”, bir “yapay uzuv” olarak görünecektir.

Norm ile olgu arasındaki boşluk yorum ve takdir alanı olduğu gibi aynı zamanda belirsizliklerin ve eksikliklerin de ana kaynağıdır. İnsan muhakemesi bu alanda, sınırlı dikkat, önyargı ve bilişsel seçicilik gibi yapısal sınırlıklara ve eksikliklere tabi olduğundan hukukçu hukuki muhakemesinde yapay zekâyı, yalnızca veriyi işleyen bir sistem olarak değil; bu sınırlılıkların ve eksikliklerin farkında olarak karar sürecini daha şeffaf, izlenebilir ve tutarlı kılmak üzere geliştirilen “yapay uzuv” olarak konumlandırılmalı ve onu bilişsel bir uzantısı olarak kullanmalıdır.

Buradaki “sınırlılık” ve “eksiklik” hukukçu tarafından olumsuz bir nitelik değil, metodolojik bir uyarı olarak ele alınmalı ve bunları fark ederek, o sınırın ve eksikliğin ötesine geçebilmek için yapay zekayı yeni bir yapay uzuv olarak kullanmalıdır. Aslında tam da bu sınırı aşma ve eksikliği tamamlama isteğinin sonucu olarak ortaya çıktığını düşündüğümüz yapay zekâ, insanın “bilmediğini bilme” kapasitesinin teknik bir karşılığıdır. Hukuki muhakemede bu durum, Sokrates’in “hiçbir şey bilmediğimi bilirim” ilkesine benzer bir işlev görür ve hukukçuyu epistemik tevazuya çağırır, aceleci kesinliklerden korur ve yargının sınırını görünür kılar.

Hukukçu muhakemesindeki hangi bilişsel yanılgılarla sınırlı olduğunu çoğu kez sonradan fark eder ve bunun sonuçları da gerek kendisi gerekse temsil ettiği kişi için çok ağır olabilir. Yapay zekâ tam da bu noktada devreye girer ve bir bilişsel bir yapay uzuv adeta yeni bir göz olarak; karar gerekçelerindeki tutarsızlıkları, örüntü hatalarını, önyargı temsillerini hukukçuya görünür kılar. Bu nedenle yapay zekâ, hukukçular tarafından kararın yerine geçmek için değil, hukuki muhakemenin kendi kör noktasını fark etmesini sağlamak için kullanılmalıdır.

Bu çerçevede yapay zekâ, hukukta insan zekâsının rakibi değil, onun eksiklikleriyle birlikte düşünmeyi mümkün kılan bir “epistemik tamamlayıcı”dır. Hukukçu hâlâ kararın öznesidir; ancak artık karar süreci yalnızca sezgisel veya retorik bir alan değil, bilişsel olarak da denetlenebilir bir uzam haline gelmiştir.

Bu nedenle, yapay zekâya hukukta yer açmak, hukukçu muhakemesini devre dışı bırakmak değil; hukukçuyu kendi sınır bilinciyle güçlendirmektir. Hukuki düşünme, böylelikle yalnızca normatif değil, aynı zamanda bilişsel bir öz-düzenleme alanına dönüşmektedir.

2.Yapay Zekanın Uzuvlaşması ve Entegrasyon Eşiği

Hukuki muhakeme pratiğinde yapay zekâ, yalnızca bir araç değil, düşünmenin biçimini dönüştüren bir uzantı haline gelmektedir. Protez ile uzuv arasındaki asıl fark nasıl malzemede değil de bütünleşme derecesindeyse; yapay zekânın da “araç” olmaktan “uzuv” olmaya geçişi, kullanımın ötesinde bir entegrasyon eşiğine dayanacak ve bu eşik, teknolojinin insanın bilişsel sistemine yerleştiği, yani karar süreçlerinin, dikkat yönetiminin ve bilgi haritalarının doğal uzantısı haline geldiği an olacaktır.

Bir teknolojinin “uzuvlaşması”, onu yalnızca kullanmayı öğrenmekle değil, onunla dünyayı görmeyi öğrenmekle mümkün olabilir. Nasıl ki harita kullanmayı öğrenen bir göz, artık coğrafyaya haritasız baktığında bile harita ile düşünüyorsa, yapay zekâ desteğiyle muhakeme eden bir hukukçu da artık veriye, nedenselliğe ve tutarlılığa ilişkin farkındalığını o perspektifle sürdürecek ve zekâ, bu aşamada kendi düşünme biçimini yeniden biçimlendirecektir.

Yapay zekâ ile çalışan zihinde “taslak”, salt bir hazırlık aracı değil, düşünmenin mekânına dönüşecek ve dil ile yazı artık yalnızca ifade etmenin değil, üretmenin de aracı olarak hukuki argüman kurma, olguları tartma ve gerekçelendirme süreçleri, yapay zekâ ile birlikte iteratif bir yapıya bürünecektir. Hukukçu düşünecek, yapay uzuv olarak yapay zekâ önerecek, hukukçu yeniden değerlendirecek ve sürekli tekrar edecek olan bu döngü, hukukçunun hukuki muhakemesinin iç ritmini değiştirecektir.

Dolayısıyla yapay zekâ, bu şekli ile insan aklının, hukukçunun muhakemesinin karşısında değil, içinde yer alarak yalnızca bilgiye erişimi değil, bilginin kavramsal örgüsünü de dönüştürecektir. Bu dönüşüm, modern hukuki muhakemenin yeni “entegrasyon eşiği”dir  ve hukukçu ile teknolojinin birlikte düşünebildiği, sınırın silikleştiği o alanı bizlere gösterecektir.

3.Entegrasyonun Etiği ve Birlikte Üretimin Sınırları:

Yapay zekânın hukukçunun muhakemesine eklemlenmesi, bir lüks ya da kolaylık olarak değil; çağdaş hukuki bilgi üretiminin zorunlu bir uyum stratejisi olarak ele alınmalıdır. Zira hukuki muhakemedeki yapay zekâya ilişkin meselemiz teknolojiyi yalnızca kullanmak değil, hukukçunun onunla birlikte muhakeme etmesinin sınırlarını metodolojik olarak belirlemektir.

Yapay zekâ, hukuki belirsizlik alanlarını daraltmada, çok-ölçekli hukuki dinamikleri simüle etmede ve hukukçunun göremeyeceği örüntüleri açığa çıkarmada hukukçuya hız ve kapsam kazandırır. Buna karşılık hukukçu, hukuki sürecin yönünü ve anlamını belirleyen etik çerçeveyi kurarak amaç fonksiyonunu tanımlar ve değer kısıtlarını gözeterek hatalara karşı telafi mekanizmalarını işletmelidir.

Hukukçu ile yapay zekânın uyumunun özü “birlikte üretim” olarak adlandırılmalı ve yapay zekâ ile hukukçu, norm ve olguların kendine tuttuğu aynayı birlikte parlatmalıdır. Böylece biri ölçek kazandırırken diğeri netlik sağlayacaktır. Ancak bu aynanın berraklığı, sınırlarının farkında olmakla mümkün olduğundan yapay zekâya aşırı güven, tıpkı aşırı şüphe gibi, bilişsel tüm dengeyi bozarak alt üst eder.

Yapay zekâ hukukçuyu yormaz; yapay zekâ kullanımında hukuki bilgi akışı doğal, doğrulaması kolay olmalı, hatalar gizlenmeyerek, görünür kılınmalı ve geriye dönüş yollarını açık bırakılmalıdır. Yapay zekâ süreç içerisinde hukukçu için kişiselleştirilebilmeli, ancak onu yönlendirici bir hale gelmemelidir. Buradaki yapay zekânın bir uzuv olmasını sağlamaktaki asıl amaç hukukçunun “daha çok” düşünmesini değil, “daha net” düşünmesini ve görme alanının genişlemesini ve derinleşmesini sağlamaktır.

Yapay zekâ hızla üretecek ve hukukçu yavaşça değerlendirecektir. Zira bu ritim farkı bir zayıflık olarak değil, hukukçunun etik freni olarak görülmelidir. Hukukçu, anlamı sabitleyen, gürültüyü süzen, bağlamı koruyan unsur olarak var olacak ve hatalar arşivlenecek, önyargılar damıtılacak ve gereksiz bilgiler elendiğinde bu süreç, hukukçunun zihinsel özgürlüğünü güçlendirecektir.

Sonuçta yapay zekâ ile hukukçunun bu entegrasyonunun etiği; hukukçunun kontrolü kaybetmeden, ama süreci paylaşmayı öğrenmesi olacaktır. Yapay zekâ, hukukçuyu hızlandırırken, göremediğini görünür kılarken hukukçu ise ona anlam kazandıracaktır. İşte hukukçu ile yapay zekânın dengesi, modern hukukta da hukuki muhakemenin kendisinde de hukuk üretiminin yeni biçimi olacaktır.

Not: Yazı hazırlanırken elbette YZ (Chatgpt 5o ve 4o) desteğinden yararlanılmıştır.

1969 yılında Karşıyaka'da doğdu. 1987 yılında İzmir Çınarlı Teknik Lisesi Elektrik bölümünden ve 1993 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi´nden mezun oldu. İstanbul Barosu Mevzuatı Araştırma ve Geliştirme Komisyonu Başkan Yardımcılığı görevine uzun yıllar devam etti.
İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi´nin (AHM) kurucu üyeliği ve uzun süre merkez yönetim kurulu üyeliğinde bulundu.2022 – 2023 yılları arasında İstanbul Barosu AHM Sözcüsü oldu. İstanbul Barosu Sağlık Komisyonu üyeliğinde de bulunan Çakmakcı, İstanbul Barosu “Avukat Hakları” ve “CMK” Eğitim sertifikalarına sahiptir. Lebib Yalkın Yayınlarında Vergi ve Ticaret Hukuku Mevzuat Uzmanı ve Mükellefin Dergisi Yazı İşleri Müdür Yardımcısı olarak çalıştıktan sonra. Türkiye İş Bankası Hukuk İşleri Müdürlüğünde uzun süre Avukatlık yapan Çakmakcı aynı zamanda Türkiye İş Bankası Eğitim Müdürlüğünde orta ve üst düzey yöneticilere “Hukuk Eğitmeni” olarak hukuk dersleri verdi. Halen Kadıköy´de İstanbul Barosuna kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosunda Uzlaştırmacı olarak görev yapmıştır.
Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi "Uzlaştırmacı Eğiticiliği Eğitimi" sertifikasına sahiptir. Türkiye Barolar Birliği "Arama Konferansı" Moderatörlük Eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Barolar Birliği Avukat Hakları Merkezi Genel Sekreterliği görevini yürütmüştür. Antalya Barosu, Mersin Barosu ve Hatay Barosu'nda Avukatlık Hukuku üzerine seminerler vermiştir. Seminerleri TBB Televizyonunda yayınlanmıştır. "Avukat Hakları" isimli TBB AHM iç eğitim yayınını hazırlamıştır. Türkiye Bankalar Birliği Eğitim Merkezinde “Hukuk Eğitmeni” olarak dersler vermiş olup Ankara Barosu “Yapay Zeka Hukuku Merkezi” Danışma Kurulu üyesidir. İstanbul Barosu Genel Kurulunda 2018-2020 ve 2022 – 2024 dönemi “Türkiye Barolar Birliği İstanbul Delegesi” seçilmiştir. 2024-2026 Dönemi Türkiye Barolar Birliği İstanbul 1. Yedek Delegesi olarak seçilmiştir. Kuruluşunda ve bazı dönemlerinde İstanbul Barosu “Baro Meclisi” üyesi olmuştur. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubunun iki dönem Yürütme Kurulu üyeliği görevini yürütmüştür. İstanbul Barosu, Kat Mülkiyeti Hukuku Komisyonu, Çevre ve İmar Komisyonu üyesidir. İstanbul Barosu Kooperatif Hukuku Komisyonunun kurulmasına öncülük etmiştir. Arabuluculukta Taraf Avukatları Grubunun (ATAG) kurucularından olup arabuluculuk ve avukat ilişkileri konusunda söyleşiler düzenlemiş ve kampanyalar yürütmüştür. Taşınmaz ve Kira Hukuku Grubu Dergisi Yayın Kurulu üyesidir.
Legal Yayıncılık A.Ş. Legal Kitabevi A.Ş. ve Arnavutluk'ta Legal Publishing Shpk'nin kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesidir. Türkiye'nin en kapsamlı hukuk veri tabanı olan "Legal Online Veri Tabanı" nın kurucularından ve sürdürücülerindendir. Halen YÖK - TÜBİTAK ULAKBİM'e kayıtlı hakemli olan İstanbul’da yayınlanan 10 akademik hukuk dergisinin ve Tiran'da Arnavutça / İngilizce yayınlanan Revista Akademike Legal isimli hukuk dergisinin “Sorumlu Yazı İşleri Müdürü” dür. Hukuki makaleleri çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmıştır. Yayınlanmış hukuk kitapları ve mevzuat derlemeleri bulunmaktadır. Modern Hukuk Akademisinin Başkanlığını ve Hukuk Eğitmenliği görevini yürütmüştür.
Modern Hukuk Akademisi olarak "Sağlık ve Hukuk Gündemi" ve "Hukuk Söyleşileri" başlıklı söyleşileri hukukçu ve doktorların katılımı ile gerçekleştirmiş ve söyleşileri sosyal medya üzerinden online yayınlamıştır. Kadıköyü Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneğinin (KBKSDD) üyesidir. KBKSDD faaliyetleri çerçevesinde Moda sahilinin çevre yolu ile yok edilmesine ve yeşil alanların betonlaşmasına karşı faaliyetler yürütmüştür. Kamu Yararını Savunma Derneği (KYSD) Başkanlığı görevini yürütmüştür. KYSD faaliyetleri çerçevesinde, çevre, kadın ve avukat haklarına yönelik çalışmalar yürütmüştür.Anadolu Yakası Balkoan Göçmenleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesidir. Modanın Renkleri Müzik Korosunda “Korist” olan Çakmakcı, Türkçe / İngilizce yayınlanan “Makam Müzik Dergisi” isimli Türk Müziği Dergisinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürüdür. Yemek Kitapları editörü olup editörlüğünü yaptığı iki ayrı yemek kitabı ile Gourmand Cookbooks Awards tarafından iki kez “Dünyanın En İyi Yemek Kitapları Editörü” ödülüne layık görülmüştür.