Giriş
Hızla gelişen yapay zekâ manzarasında, yasal çerçevelerimiz yalnızca ayak uydurmakla kalmayıp aynı zamanda en iyi, en sosyal açıdan değerli teknolojileri ileri götürme zorluğuyla karşı karşıyadır. Çok sayıda yasa tasarısı ve düzenleme yapay zekâ kullanımını kısıtlamayı ve riskleri azaltmayı hedeflerken, düzenlemeler ve kamuoyu tartışmaları büyük ölçüde önemli bir yönü ihmal etmiştir: Yapay zekânın insan karar alma sürecinden açıkça daha iyi performans gösterdiği durumlarda yapay zekâ dağıtımını zorunlu kılma potansiyeli[1].
1. Yapay Zekâ Düzenlemesinin Paradoksu
Avrupa Birliği Yapay Zekâ Yasası (European Union Artificial Intelligence Act) ve çeşitli Amerika Birleşik Devletleri federal ve eyalet yasalarıyla örneklendirilen mevcut düzenleyici eğilimler, ‘yüksek riskli’ kabul edilen yapay zekâ uygulamalarını sınırlamaya yoğun bir şekilde odaklanmaktadır. Genellikle iyi niyetli olan bu yaklaşım, yapay zekânın insan karar alma sürecine kıyasla karşılaştırmalı avantajlarını göz önünde bulundurmayı çoğu zaman ihmal etmektedir[2]. Gerçekten de, zaman zaman bir paradoksa tanık oluyoruz: risk ne kadar yüksekse, kanıtlar yapay zekânın daha güvenli ve daha etkili olabileceğini gösterse bile, yasa tasarısı tekliflerinin insan müdahalesinde ısrar etme ve teknolojinin büyümesini yavaşlatma olasılığı o kadar yüksektir.
2. Karşılaştırmalı Analize İhtiyaç
Daha dengeli ve etkili yapay zekâ politikaları geliştirmek için, araştırmalarımda politika yapıcıların odak noktalarını yapay zekâ ve insan performansı arasında kapsamlı bir karşılaştırmalı analize kaydırmaları gerektiğini savundum[3]. Bu analiz bir dizi faktörü göz önünde bulundurmalıdır:
- İstenilen sonuçlara ulaşmada doğruluk, etkinlik ve tutarlılık;
- Ölçeklenebilirlik, erişilebilirlik ve maliyet;
- Şeffaflık ve açıklanabilirlik;
- İzlenebilirlik ve hata tespiti;
- İyileştirme ve ilerleme yörüngesi potansiyeli;
- Eşitlik ve gizlilik de dâhil olmak üzere hak ve özgürlüklerin korunması,
- Uygulanabilir sorumluluk çerçeveleri[4].
Bu faktörleri mutlak değerler yerine karşılaştırmalı olarak değerlendirerek, yapay zekâ sistemlerinin ne zaman, nasıl ve nerede konuşlandırılacağına dair daha bilinçli kararlar alabiliriz.
3. Potansiyel Otomasyon Haklarına Örnekler
Birkaç alan, ‘otomasyon hakları’na doğru bir kaymadan faydalanabilir: talep etme hakkı ve yapay zekânın insanlardan daha iyi performans gösterdiğinde onu devreye sokma görevi. Bir örnek ulaştırmadır (transportation): Otonom araçların kazaları önemli ölçüde azaltabileceğini gösteren kanıtlara rağmen, mevzuat genellikle bunların devreye sokulmasını yavaşlatmaya çalışır. Eşitlik Makinesi adlı kitabımda yazdığım ikinci bir örnek sağlıktır (healthcare): Yapay zekâ sistemleri çeşitli teşhis görevlerinde üstün performans göstermiştir, ancak bunların benimsenmesi düzenleyici engellerle karşı karşıyadır. Üçüncü örnek kamu yönetimi ve düzenleyici uyum ve kanunun uygulanmasıdır (public administration and regulatory compliance and enforcement of the law): Ceza adaletinden çocuk refahına kadar, yapay zekâ araçları belirli koşullar altında karar alma adaletini, tutarlılığını ve verimliliğini artırabilir. Son olarak, istihdamın (employment) tüm aşamalarında yapay zekâyı kullanmanın faydaları olabilir: Yapay zekâ tabanlı yazılım, uzun süredir devam eden ücret eşitsizliklerini mevcut insan merkezli yaklaşımlardan daha etkili bir şekilde ele almaya yardımcı olabilir.
4. Rasyonel Yapay Zekâ Benimsenmesinin Önündeki Engellerin Aşılması
Yapay zekâ iyileştirmelerini benimsemedeki isteksizliğe birkaç faktör katkıda bulunur. Bunlar arasında;
- Statüko önyargısı (status quo bias): Değişimin faydalı olabileceği durumlarda bile mevcut durumu tercih etme eğilimimiz;
- Kayıptan kaçınma (loss aversion): Yapay zekâ benimsemesinden kaynaklanan potansiyel kayıpları aşırı vurgularken potansiyel kazançları küçümseme ve
- Yapay olana güvenmeme eğilimi (a tendency to distrust the artificial): Kanıtlanabilir şekilde daha az güvenilir olsa bile insan karar alma tercihi
yer alır. Yapay zekânın risklerini öngörüp önlerken tam potansiyelini gerçekleştirmek için düzenleyici yaklaşımımızda bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız vardır[5]. Şunları yapmalıyız:
- Yapay zekânın insanlardan sürekli olarak daha iyi performans gösterdiği alanlarda yapay zekâ dağıtımını zorunlu kılmak için çerçeveler geliştirmek;
- Eğitim ve şeffaflık yoluyla yapay zekâya karşı rasyonel güveni teşvik etmek;
- Özellikle işgücü piyasasında yapay zekâ kullanımının toplumsal etkilerini güçlü politika önlemleriyle ele almak,
- Yapay zekâ kullanımına ilişkin genel kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini yeniden gözden geçirmek ve bunun yerine güveni ve emniyeti artıran anlamlı şeffaflığa odaklanmak[6].
Sonuç
Yapay zekâ gelişmeye devam ettikçe, yasal ve politika çerçevelerimizin yalnızca olası zararlara karşı koruma sağlamak için değil, aynı zamanda faydalarını daha büyük iyilik için kullandığımızdan emin olmak için de gelişmesi hayati önem taşımaktadır. Otomasyon hakları kavramı, bu zorluğa dengeli bir yaklaşım sunmaktadır.
[1] <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4845805>
[2] <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4338862>
[3] <https://www.amazon.com/Equality-Machine-Harnessing-Technology-Inclusive/dp/1541774752>
[4] Metnin İngilizcesi şöyledir: [“Accuracy, effectiveness, and consistency in achieving desired outcomes; Scalability, accessibility and cost; Transparency and explainability; Traceability and error detection; Potential for improvement and advancement trajectory; Protection of rights and liberties including equality and privacy, Applicable liability frameworks.”]
[5] <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=4787927>
[6] <https://www.networklawreview.org/lobel-generative-ai/>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.