‘OpenAI’, ChatGPT’yi Kasım 2022’de başlattığından bu yana, yeni ortaya çıkan yapay zekâ (artificial intelligence) teknolojilerinden yararlanma yarışı, finansal piyasaları aşırı derecede harekete geçirmiştir. ‘Nvidia’ ve ‘Super Micro Computer’ gibi yapay zekâ ile ilişkili şirketlerin hisse senedi fiyatları yükselmiştir. ‘Astera Labs’ ve ‘Rubrik’ gibi yapay zekâ ile ilgili birçok şirket yakın zamanda halka arzlarını başarıyla tamamlamıştır; öyle ki, bu sayede, uzun süredir can çekişmekte olan halka arz piyasası kesin yaşam belirtileri göstermektedir. Aralarında Zapata ve MultiplAI Health Ltd.’nin de bulunduğu diğer yapay zekâ şirketleri yakın zamanda özel satın alma şirketleri (special purpose acquisition companies) ile birleşme yoluyla halka açılmışlardır.
Finansal piyasalarda yapay zekâya olan yoğun ilgi nedeniyle birçok şirket, yıldırımın bir kısmını kendileri için yakalamaya çalışmak istemektedir. Ancak şirketlerin yapay zekâ hakkında söyledikleri, yapay zekâ beklentileri ve yapay zekâ riskleri, şirketlerin kurumsal ve menkul kıymet dava risklerinin yanı sıra düzenleyici inceleme riskleri açısından da önemli sonuçlar doğurabilir.
“Law360” sitesinde yayımlanan 01 Mayıs 2024 tarihli “Yapay Zekâ, Şirketler ve Menkul Kıymet Düzenleyici Otoriteleri İçin En Önemli Konudur” (AI is Top of Mind for Companies – and Securities Regulators[1]) başlıklı makalede, konu yapay zekâ olduğunda halka açık şirketlerin karşılaştıkları kamuyu aydınlatma zorlukları tartışılmaktadır. Anılan makalede de belirtildiği üzere, bir şirketin yapay zekâya kamuoyu önünde atıfta bulunması iki yoldan birini kesebilir; bir yandan yapay zekâ ile ilgili ürünler geliştiren şirketler büyüme fırsatlarını öne çıkarmaya çalışırken, diğer yandan da birçok şirket potansiyel güvenlik veya rekabet risklerini kamuya açıklamaları gerektiğini düşünüyor. Her iki durumda da veya bazı şirketler için, her iki durumda da giderek artan sayıda şirket, yapay zekâ ile ilgili sorunları operasyonları açısından önemli bulmaktadır. Aslında makalenin aktardığı bir kaynağa göre, ‘ChatGPT’nin piyasaya sürülmesinden bu yana, rapor veren şirketler Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (United States Securities and Exchange Commission-SEC) arşivlerinde 20 bin 200’den fazla kez yapay zekâya atıfta bulunmuşlardır.
SEC, şirketlerin yapay zekâ ile ilgili kamuyu aydınlatma açıklamalarının raporlanmasıyla yakından ilgilendiğini zaten açıkça belirtmiştir. O zamanlar bu sitedeki bir yazıda[2] da belirttiğim gibi, geçen Aralık ayında, SEC Başkanı Gary Gensler, özellikle yapay zekâ ile ilgili yanlış beyanlara karşı uyarmış ve rapor veren şirketleri, iklim değişikliği ile ilgili “yeşil yıkama” (greenwashing) konusundaki endişeleri yineleyerek ve yatırım profillerini yapay zekâ ile ilgili fırsatları hakkında çok büyük iddialarla cilalamaya çalışan şirketlere atıfta bulunmak suretiyle “yapay zekâ yıkama” (artificial intelligence-washing) konusuna karşı uyarmıştır. Yakın zamanda SEC Uygulama Direktörü Gurbir Grewal de, yapay zekâ yıkamanın yatırımcıları yanıltma, tüketicilere zarar verme ve menkul kıymetler yasalarını ihlal etme potansiyeli konusunda uyarıda bulunmuştur[3].
SEC henüz bir rapor veren şirkete karşı “yapay zekâ yıkama” nedeniyle veya başka bir şekilde yapay zekâ ile ilgili kamuyu aydınlatma açıklamaları konusunda bir yaptırım davası açmamış, ancak Mart ayında iki yatırım danışmanını yapay zekâ kullanımları hakkında yanıltıcı beyanlarda bulundukları için para cezasına çarptırmıştır[4]. SEC, her ne kadar, yapay zekâ yıkama veya yapay zekâ ile ilgili diğer kamuyu aydınlatma açıklamalarına dayanarak bir icra davası açmamış olsa da, Şubat 2024’te yazılım platformu ‘Innodata’ya karşı açılan dava da dâhil olmak üzere, bu yıl yapay zekâ ile ilgili çok sayıda menkul kıymetler toplu davası ile güvenlik tarama şirketi Evolv’a Mart 2024’te dava açılmıştır.
“Law360” makalesi bundan bahsetmiyor ancak şirketin yapay zekâ kullanımına gelince, Avrupa Parlamentosu’nun bu yılın Mart ayında onayladığı[5] Avrupa Birliği (AB) Yapay Zekâ Yasası (Artificial Intelligence Act[6]) ile ilgili ek bir düzenleyici endişe mevcuttur. Anılan yasa, yapay zekâ uygulamalarını zarar verme risklerine göre sınıflandırmayı ve düzenlemeyi amaçlıyor; en yüksek risk düzeyindeki kullanımlar tamamen yasaklanıyor ve diğer yüksek düzeyde riskli kullanımlar güvenlik, şeffaflık ve kalite yükümlülüklerine tabi tutuluyor. Mezkûr yasa, AB içindeki yapay zekâ tedarikçileri ve kullanıcıları için geçerlidir. AB içinde ürün veya hizmetleri varsa, AB dışından şirketler için de geçerli olabilir. Söz konusu yasa, bu ay içinde çıkması beklenen AB Resmi Gazetesinde yayınlandıktan 20 gün sonra yürürlüğe girecektir. Bu yasanın hükümlerinin çoğu önümüzdeki iki yıl içinde yürürlüğe girecektir. Yeni oluşturulan AB Yapay Zekâ Ofisi (EU Artificial Intelligence Office), anılan yasanın uygulanmasını ve icrasını denetleyecektir. Uyumsuzluğun sonuçları, ihlale ve şirketin büyüklüğüne bağlı olarak 35 milyon avro veya küresel gelirin %7’si (yüzde 7) kadar cezalardan, 7,5 milyon avro veya gelirin %1,5’ine kadar değişen ağır sonuçlar doğurabilir. Bu kadar büyük potansiyel cezalar nedeniyle, söz konusu yasanın getirdiği risk, yalnızca icrayı değil aynı zamanda yönetimin, şirketlerinin bu yasaya uyumunu yanlış beyan ettiğini veya anılan yasanın uygulanmasına ilişkin özen yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia eden yatırımcılar tarafından açılan hukuk davası olasılığını da kapsamaktadır.
Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında, birçok şirketin periyodik raporlarında yapay zekâya atıfta bulunmayı giderek daha avantajlı, yararlı veya sadece ihtiyatlı bulması şaşırtıcı olmamalıdır. Özellikle “geleneksel olarak teknoloji şirketi olarak düşünülmeyen şirketler bile periyodik raporlarına yapay zekâ ile ilgili açıklamalara yer vermektedir.” Yukarıda bağlantısını verdiğim “Law360” makalesinde de belirtildiği gibi, şirketlerin çeşitli kamuyu aydınlatma açıklamaları muhtelif biçimlerde olmuştur.
Örneğin, birçok şirket periyodik risk açıklamalarına yapay zekâ ile ilgili referanslara yer vermiştir. Yine örneğin, makalede de aktarıldığı gibi bazı şirketler, uygulamalarının hatalı analiz veya öneriler üretmesi durumunda şirketin zarar görebileceğini belirtmişlerdir.
Diğer şirketler, rakiplerin yapay zekâyı kendilerinden daha hızlı kullanması durumunda şirketin rekabet açısından dezavantajlı duruma düşebileceğini belirtmişlerdir.
Anılan makalede, kendileri yapay zekâ ile ilgili ürün veya hizmetler geliştirmeyen şirketlerin dahi yapay zekâ ile ilgili kamuyu aydınlatma açıklamaları yapıp yapmayacağını, örneğin operasyonlarının rakiplerin, müşterilerin, tedarikçilerin veya satıcıların yapay zekâ kullanımından operasyonları ne ölçüde etkilenip etkilenmeyeceği ve ne ölçüde etkileneceğini düşünmesi gerekebileceği belirtilmektedir.
Teknoloji dışı şirketler de dâhil olmak üzere şirketler, örneğin işe alım kararlarında veya süreçlerinde veya müşteri destek hizmetleri için yapay zekâ sistemlerini dâhili olarak ne ölçüde kullandıklarını kamuya açıklamayı düşünmek isteyeceklerdir.
Şirketler ayrıca SEC’in yakın zamanda yayımlanan siber güvenlik kamuyu aydınlatma yönergeleri ile bağlantılı olarak yapay zekâya ilişkin kamuyu aydınlatma açıklamalarını dikkate almak isteyebilir; örneğin şirket, yapay zekâ ile ilgili sorunların şirketin veri güvenliğini ve gizlilik ile ilgili güvenlik açıklarını ve yeteneklerini nasıl etkileyebileceğini kamuya açıklamak isteyebilir.
Son olarak, AB Yapay Zekâ Yasasının potansiyel uygulanabilirliği ışığında şirketler, risk kamuyu aydınlatma beyanlarında düzenleyici risklerini ele almak isteyebilirler.
Tüm bu sorunlar, yapay zekânın gelişmekte olan bir kamuyu aydınlatma zorluğunu temsil etme yollarının altını çizmektedir. Pek çok şirket, hatta iyi bilgilendirilmiş ve iyi niyetli şirketler bile, açıklamalarını yapay zekânın sunduğu gelişen riskler ve fırsatlarla eşleştirmede zorluk yaşayabilir. SEC, şirketlerin yapay zekâ ile ilgili kamuyu aydınlatma açıklamalarını izlediğini açıkça belirtmiştir. Davacıların avukatları da zaten yapay zekâ yeteneklerini ve beklentilerini abartan veya yapay zekâ ile ilgili risklerini küçümseyen şirketleri hedef alacaklarını göstermiştir.
Bu noktaya kadar yapay zekâ ile ilgili kamuyu aydınlatmanın “Yöneticiler ve Çalışanlar” sigortasının yüksek öncelikli bir kalemi olduğuna dair bir fikrim bulunmamaktadır, ancak sigortacıların özellikle iş modelleri yapay zekâ ile ilgili ürün veya hizmetlerin geliştirilmesi veya kullanılması üzerine kurulu şirketler için, şirketlerin yapay zekâ ile ilgili abartılı reklamlarına karşı ihtiyatlı olduklarından şüpheleniyorum. Sigortacıların, şirketlerin yapay zekâ ile ilgili risk faktörü kamuyu aydınlatma açıklamalarını, özellikle de yapay zekânın sunduğu operasyonel ve rekabetçi risklerle ilgili olarak, giderek daha yakından inceleyeceğinden şüpheleniyorum. Ayrıca yapay zekâ sorunları bugün sigortacılıkta öncelikli olmasa bile önümüzdeki birkaç ay içinde öncelik haline geleceklerinden de şüpheleniyorum.
[1] <https://www.law360.com/securities/articles/1830972?nl_pk=effc5226-2b20-4e46-aa28-e57e7ca23612&utm_source=newsletter&utm_medium=email&utm_campaign=securities&utm_content=2024-05-02&read_main=1&nlsidx=0&nlaidx=0>
[2] <https://www.dandodiary.com/2023/12/articles/securities-enforcement/sec-chair-warns-against-ai-washing/>
[3] <https://www.sec.gov/news/speech/gurbir-remarks-pcce-041524>
[4] <https://www.dandodiary.com/2024/03/articles/artificial-intelligence/sec-hits-two-investment-advisers-with-ai-washing-enforcement-actions/>
[5] <https://www.dandodiary.com/2024/03/articles/artificial-intelligence/eu-adopts-sweeping-ai-law-what-does-it-mean/>
[6] <https://en.wikipedia.org/wiki/Artificial_Intelligence_Act>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.