Yönetim Kurulları ve Yapay Zekâ ile İlgili Endişeler

Bu noktada, yapay zekânın (artificial intelligence) dönüştürücü olduğu (veya en azından olacağı) konusunda neredeyse evrensel bir fikir birliği vardır. Şirketler yeni teknolojiye uyum sağlamak için mücadele ederken, kamuyu aydınlatma ve düzenleyici riskler ve ilgili dava riski de dâhil olmak üzere bir dizi zorlukla da karşı karşıya kaldıkları da açıktır. Sonuç olarak, 14 Ağustos 2024 tarihli Wall Street Journal’da “Yapay Zekâ Riskleri Yönetim Kurulu Üyelerini Neden Geceleri Uyutmuyor” (Emily Glazer, Why AI Risks Are Keeping Board Members Up at Night) başlıklı makalede de tartışıldığı gibi, yapay zekâ şirket yöneticileri için olağanüstü zor bir dizi koşul oluşturmaktadır. Mezkûr makalede açıkça belirtildiği üzere, birçok yönetici yapay zekâyı kontrol altına almanın ve bunun şirketlerini nasıl etkileyebileceğinin önemini kabul etse de, yapay zekâ ile ilgili sorular daha yaygın hale gelirken bile doğru yaklaşımı bulmakta zorlanmaktadırlar.

Makalenin vurguladığı bir şey, yapay zekânın kurumsal yöneticiler için düzenlenen mevcut konferanslarda ve eğitim oturumlarında baskın bir konu -baskın konu değilse de- olmasıdır. Bu oturumlara katılan yöneticiler, hem teknik hem de önemli -ve de zorlu- sorunlarla uğraştıklarını bilirler. Tüm bu sorunların altında, “yapay zekânın şirket sorunlarına yol açması durumunda sorumlu tutulabilecekleri” yönündeki sürekli bir endişe yatmaktadır.

Makalede açıkça belirtildiği gibi, çoğu yönetici yapay zekâ ile ilgili teknolojilerin şirketleri için sunabileceği fırsatların farkındadır. Ayrıca, fırsatlarla birlikte veri güvenliği ve gizliliği, çalışanların yapay zekâ platformlarında tescilli kod kullanımı ve hatta yapay zekânın yanlış veya hatalı yanıtlar ürettiği sözde “halüsinasyonlar” gibi risklerin de geldiğini tamamen anlarlar. Aynı zamanda, onlar ve şirket yönetimi yapay zekânın ilerlemesinin sunduğu rekabet tehdidinin farkındadır; yapay zekâdan kaçınan şirketler “modası geçme veya bozulma riskiyle karşı karşıyadır.” Ve işleri daha da karmaşık hale getirmek için, teknoloji ilerledikçe ve geliştikçe yapay zekâ “hareketli bir hedeftir”.

Yapay zekâ teknolojisinin hızla gelişmesi “birçok yönetim kurulunun yetişmek için yarışmasına” neden olmuştur. Makalede, Ulusal Kurumsal Direktörler Birliği’nin yakın zamanda gerçekleştirdiği bir ankete atıfta bulunulmaktadır. Bu ankete göre, kurumsal direktörlerin yüzde 95’i yapay zekâ araçlarının artan benimsenmesinin işlerini etkileyeceğine inanırken; yüzde 28’i bunun yönetim kurulu toplantılarında düzenli olarak tartışılmadığını söylemişlerdir.

Şirket yönetim kurulları geçmişte elbette başka teknolojik dönüşümlerden geçmiştir. Anılan gazete makalesinde alıntılanan yorumcular, “internetin, bulut bilişimin ve siber güvenliğin ilk günlerini” “temel teknolojik dönüm noktaları” olarak göstermektedir. Bu geçmiş koşullardan çıkarılabilecek dersler olsa da, makalede yapay zekânın “daha da geniş bir etkiye sahip olabileceği” belirtilmektedir.

Makalede, şirketleri için yapay zekâyı uygun şekilde ele alma pozisyonuna gelmekte zorlanan yönetim kurulları için birkaç mevcut yol önerilmektedir. Birincisi, yapay zekânın şirketleri için neyi temsil edebileceğini kavramak. Makalede, bir yönetim kurulu üyesinin, yönetim kurulu direktörlerinin sorması gereken birkaç çok temel soru olduğunu söylediği aktarılmakta, bunlar arasında şunlar yer almaktadır: Şirketimizde yapay zekâya odaklanan üst düzey liderlik kimdir? Yapay zekâ şirket içinde nerede ve nasıl kullanılmaktadır? Riskler nasıl tanımlanmakta ve izlenmektedir? Rakiplerimiz yapay zekâyı nasıl kullanmaktadır? Yapay zekâ hakkında yukarı yönlü raporlama (üst düzey yönetime ve yönetim kuruluna) mekanizmaları nelerdir?

Makalede ayrıca yöneticilerin yapay zekâyı ele almak için yönetim kurulu süreçlerinin ve yapılarının önemi hakkında alıntılar yapılmıştır. Özellikle bir yorumcu, bir şirketin yapay zekâyı nasıl kullandığına dair bir anlayış geliştirmeye odaklanan bir yönetim kurulu denetimi veya risk komitesine sahip olmanın önemini ve ayrıca ilgili gizlilik ve mahremiyet sorunlarını ve ilişkili kamuya açıklama sorunlarını da belirtmiştir.

Makalede alıntılanan bazı yorumcular, yöneticilerin yapay zekâ riskleri konusunda güncel kalmalarının ve yapay zekâ sorunlarını yönetim kurulu düzeyinde ön planda tutmalarının, gerektiğinde yapay zekâ uzmanlarına danışmalarının önemini vurgulamıştır.

Makale, tartışmasız bir şekilde uyarıcı bir notla sona ermektedir. Makale, etkili bir kurumsal yönetişim figürünün, “yapay zekânın aşırı karmaşık” olduğunu ve bunun “genel yönetim kuruluna ve yönetimden açıklama talep etme konusundaki isteksizliğine stres yüklediğini” söylediğini aktarmaktadır. Yorumcu, bazı yönetim kurulu üyelerinin bu tür işler için uygun olmayabileceğini, çünkü teknolojinin “iş uygulamalarını hızla değiştirdiğini ve artık şirketlerde aktif yönetici olmayan yöneticilerin ortaya çıkan kullanımlara ayak uydurmakta zorlanabileceğini” belirtmiştir.

Tartışma

Makaleleri okurken, yönetim kurullarının yapay zekânın temsil edebileceği zorluklara ve fırsatlara en iyi şekilde yanıt verme yollarının iki kategoriye ayrıldığını gördüm: prosedürel ve esasa ilişkin.

Prosedürel yanıtlar, yönetim kurulu eğitimini, yönetim kurulu yapısını (denetim veya risk komiteleri), raporlama ve gözetim dâhil olmak üzere yönetim kurulu sürecini kapsar. Yönetim kurulu kompozisyonu ile ilgili birbiriyle ilişkili bir soru vardır: yönetim kurulunun bu sorunlarla gerçekçi bir şekilde başa çıkabileceği şekilde oluşturulmasını sağlamak.

Esasa ilişkin (önemli) yanıtlar daha kapsamlıdır ve belki de bir dizi soru olarak ele alınması daha iyidir: Yapay zekânın şirketimiz için sunduğu fırsatlar ve riskler nelerdir? Şirketimiz şu anda yapay zekâyı nasıl kullanmaktadır ve yapay zekâyı daha iyi kullanmanın yolları nelerdir? Özellikle, şirketimizin müşterilere ve istemcilere hizmet sağlamak için yapay zekâyı kullanabileceği yollar nelerdir? Şirketimiz için yapay zekâ ile ilişkili riskler nelerdir ve bu riskler nasıl izlenmektedir? Rakiplerimiz yapay zekâyı nasıl kullanmakta ve bu şirketimiz için hangi riskleri oluşturmaktadır?

Söz konusu makalenin temel odak noktası olmasa da, olası yapay zekâ ile ilgili yönetim kurulu yükümlülük risklerine ilişkin sorular tüm bu sorunlara nüfuz etmektedir. Makale, gözetim ve izleme sorunlarının bu bağlamda çok önemli olabileceğini doğru bir şekilde kabul etmektedir. Yapay zekâ ile ilgili sorunlar veya kesintiler yaşayan şirketler, geriye dönük bakış avantajına sahip olarak, özellikle yönetim kurulu faaliyetleri olmak üzere önceki şirket eylemlerini inceleyebilecek davacı avukatlarının istenmeyen ilgisiyle karşı karşıya kalabilir.

Bu tür davaların açılmasını önlemek için hiçbir şirketin yapabileceği bir şey olmasa da, şirketler ve yönetim kurulları kendilerini daha iyi savunabilecekleri bir konuma getirmek için adımlar atabilirler. En iyi konumda olmak için, yönetim kurulları yalnızca yapay zekâ ile ilgili konuların aktif olarak ele alındığını değil, aynı zamanda yönetim kurulunun yapay zekâ faaliyetleri ve konuları hakkında aktif olarak bilgilendirilmeye çalıştığını ve sağlanan bilgiler doğrultusunda uygun şekilde hareket ettiğini gösteren yönetim kurulu toplantılarının tutanaklarını göstermek isteyecektir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.