Merkezi Olmayan Finans ve Özel Platform Ekonomisi Efsanesi

Yakın tarihli bir makalede, merkezi olmayan finansın (decentralized finance) geniş alanının kaba bir haritası çizilmektedir. Merkezi olmayan finans, blok zinciri üzerindeki otomatik protokoller aracılığıyla çalışan finansal platform işlemleri için bir şemsiye terim görevi görmekte ve paranın kamusal ve özel doğasına ilişkin sert tartışmalara yol açmaktadır. Makalede, bu tartışmadaki rakip risk anlayışlarına odaklanılarak, merkezi olmayan finans, her şeyin ticareti yapılabilir bir meta olarak nitelendirildiği teknoloji odaklı finansallaşma ve “varlıklaştırma” (tech-driven financialization and assetization) bağlamına yerleştirilmektedir. Yanı sıra, merkezi olmayan finans savunucularının “finansı demokratikleştirme” vaatleri araştırılmakta ve sonuçta bu aracısız, merkezi olmayan işlem sisteminin kamusal demokratik yönetişim ilkeleriyle uyumlu hale getirilip getirilemeyeceği sorulmaktadır.

Fintech, Merkezi Olmayan Finans, Risk Dışı Bırakma ve Kimler Fayda Sağlar?

Merkezi olmayan finans sorularını “fintech” yani finansal teknoloji ile ilgili sorulardan ayırmak gerekir. Fintech, fon aktarma, borç alma, borç verme, tasarruf etme veya yatırım yapma gibi temel finansal işlevleri yürütmek için kullanılan donanım ve yazılımı kapsar. Genişleyen merkezi olmayan finans altyapısında önemli bir rol oynayarak, belirli giriş engellerinin ortadan kaldırılması yoluyla bankacılık ve yatırım hizmetlerine erişimi artırır ve genişletir. Ampirik olarak olumlu, sık sık alıntılanan örnekler genellikle Küresel Güney’den ve gelişmekte olan piyasalardan gelmektedir. Bu mantıklı gibi görünüyor çünkü buradaki “platform” parası “yenilikçidir” zira sıklıkla sağlam bir şekilde kurulmuş finansal altyapılar marifetiyle sunulan hizmetlerin halefi veya alternatifi olarak değil, henüz tam olarak oluşmamış altyapıların atlatılması olarak ortaya çıkar. Olumsuz örnekler New York, Kaliforniya veya Bahamalar’daki sahtekâr platform bankacılarından gelmektedir. Bunlar, güvenilir servetin birkaç kişinin elindeki aşırı yoğunlaşmasını göstermekte ve dahası, yatırım platformlarının tepesinde çürük elmalar veya zayıf kodlanmış akıllı, o kadar da akıllı olmayan sözleşmeler riskinin altını çizmektedir.

Aracılar (aracı kurumlar) işlemlerden çıkarılırsa ve bu işlemler kamu tarafından düzenlenen finansal rezervlerle ne kolaylaştırılır ne de desteklenirse, vaat edilen fonları kim güvence altına alır ve işlemlerin yönlendirildiği rejimin güvenilirliğini sonuçta kim korur? Emsaller arası finansal işlemlerin arkasında gerçekte ne veya kim yatmaktadır?

Bazılarına göre merkezi olmayan finans, devlete değil piyasalara dayanan özel bir araç olarak paranın anayasallaştırılmasındaki (constitutionalization of money) bir sonraki aşamadır. Onlara göre merkezi olmayan finansın büyümesi, devlet aracılı ve denetimli finansal işlemlerden kararlı bir şekilde uzaklaşmayı vaat etmektedir. Benzer şekilde düşünen savunucular da, merkezi olmayan finansın sosyal aktörlerin bankacılığa, ekonomik hayata ve ötesine daha iyi erişimine yönelik olumlu etkilerine dikkat çekmektedirler. Merkezi olmayan finansın kahramanları, kurumlar yerine teknolojide barındırılan, hiyerarşik olmayan, erişim kontrollü bir finansal işlem sisteminin evrensel kapsayıcılık ve şeffaflığa yol açacağını savunmaktadır. Ancak yine de merkezi olmayan finansın, finansın demokratikleşmesini sağlayacağı önerisi iddialı olsa da hem abartılı hem de dikkat dağıtıcıdır.

Bu konudaki şüpheciler, gelişen teknolojiden yararlanabilenler ile kendilerini daha da borca batmış ve kendi kendini sömüren kişiler arasında gerçek ve giderek derinleşen asimetriye işaret etmektedir. Saule Omarova ve Robert Hockett[1] gibi merak uyandıran şüpheciler, merkezi olmayan finansın özerklik iddiasına “devletten bağımsız” (free from the state) olma iddiasına karşı çıkmakta ve devletin hâlâ finansal sistemin etkinleştiricisi ve koruyucusu olma rolünü vurgulamaktadır. Daniela Gabor, Christine Desan[2], Isabel Feichtner[3], Benjamin Braun[4] ve Lenore Palladino[5] gibi diğer şüpheciler ise ayrıca paranın bir yönetim teknolojisi olarak işlevine işaret etmekte ve finansal sistemin kamusal doğası üzerinde ısrar etmektedir. Daniela Gabor’un da iddia ettiği gibi, devletlerin “kamu politikası önceliklerini gerçekleştirmeye özel sermayeyi” (private capital into achieving public policy priorities) dâhil etmek için kurumsal yatırımcıları isteyerek “risk dışı” (derisking[6]) kritik bir dönemeçte müdahale ediyorlar.

Merkezi olmayan finans şüphecileri demokratikleşme iddiasına karşı çıkmakta ve merkezi olmayan finansın yalnızca erişim sağlamakla kalmayıp aynı zamanda eşitsizliği ve güvencesizliği sürdürüp ağırlaştırdığını savunarak en savunmasız kullanıcıları için merkezi olmayan finansın eksikliklerine dikkat çekmektedir. Dahası, örneğin ipotek, konut veya işe alma başvurularındaki otomatik karar verme (automated decision-making) süreçlerinde ırksal önyargı, yanlış cinsiyetlendirme veya sosyo-ekonomik ayrımcılıkta kendini gösteren algoritmik kusurlar, adil olma ve hata sorunları olarak ele alınma eğilimindedir. Ancak kritik veri çalışmaları alanındaki şüpheciler, bu tür kendine referanslı düzeltmelerin sınırlamalarına[7] dikkat çekmektedirler. Adillik ve dağıtıma odaklanan, kendi kendini tahtına oturtmuş “yapay zekâ etiği” koruyucuları, platform uygulamalarının istilacı yönetişim ve gözetim işlevlerini daha yakından inceleme konusunda başarısız oluyor. Sonuç olarak, gelişmekte olan yapay zekâ etiği ve fintech literatürü, bir yanda kişisel verilerin sınır kontrolü, güvenlik, sigorta, işe alım ve ticari bağlamlarda her yerde bulunması ile diğer yanda merkezi olmayan finansın geniş anlamda finansallaşmış, eşitlikçi olmayan bir ekonomideki yeri arasındaki yapısal yakınlıkları yeterince ele almıyor.

Merkezi Olmayan Finansın Hukuku ve Ekonomi Politiği

Görünüşte uyumsuz konumlar ve yalıtılmış tartışmalar hakkında daha fazla netlik kazanmak için merkezi olmayan finansı tarihsel kronolojinin ötesinde bir bağlama yerleştirmek gerekir. Steven Schwarcz’ın da yakın zamanda ‘Blue Sky Blog’da vurguladığı[8] gibi, fintech’in tarihi, hizmetlerin ve finansal piyasaların genişlemesinde ve hızlanmasında önemli ancak yıkıcı etkileri olan bilgisayarların piyasaya sunulmasına kadar uzanır. Teknoloji, küresel olarak bağlantılı ipotek piyasalarının yaratılmasında anahtar rol oynamıştır. Merkezi olmayan finansın ortaya çıkışını 2008-2009 finans krizi sonrasında yaşananlarla ilişkilendirirken bunu aklımızda tutmalıyız. Merhum Senatör Carl Levin’in belirttiği[9] gibi, kriz “doğal bir felaket değil (ama) insan yapımı bir ekonomik saldırıydı.” Bundan sonra, günümüzün kaygılarını merkezi olmayan finansın finansal istikrara yönelik riskleriyle, finansal kriz yoluyla elde ettiğimiz çok sayıda risk boyutuna ilişkin gerekçelerle bağlantılandırma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Hilary Allen, devam eden finansal istikrarsızlığın potansiyel olarak önemli sosyal maliyetlerini nasıl inceleyeceğimiz konusunda riskin farklı bir şekilde ele alınması için (adeta) yalvarmaktadır. Profesör Allen, 2022 yılında çıkan “Sürücüsüz Finans” (Driverless Finance[10]) kitabında, “fintech’in yükselişinin aynı zamanda toplumumuzdaki bürokratik uzmanlığın rolü ve sınırları (özellikle hükümet uzmanlarının kamuya hizmet eden inovasyonla meşgul olma becerisi) hakkında daha geniş soruları beraberinde getirdiğini, bunun da finansal sistemimizde kamunun özel sektöre karşı rolü hakkında daha büyük bir tartışmanın parçası olduğunu”[11] belirtmektedir.

Günümüzde finansal sistemdeki riskin farklı boyutları nelerdir? Bunları kim ele almalı ve kim çözebilir? Peki, kimin adına? Merkezi olmayan finans, karmaşık ancak engellerle dolu, pahalı ve doğası gereği kırılgan bir işlem altyapısının işleyişine ilişkin endişelere yanıt verdiğini doğru bir şekilde mi iddia ediyor? Aracılığın ve devlet kontrolünün ortadan kaldırılması, mevcut sistemin garanti ettiğini iddia ettiği aynı kamusal değerlere bağlı bir rejime mi yol açacaktır?

Risk (de), Hangi Risk?

Finansal istikrar riskine ilişkin günümüzdeki tartışma, en azından 1970’lerden bu yana piyasa temelli finansa ve kamu ve özel varlıkların metalaştırılmasına doğru kararlı ve politik olarak yönlendirilen değişim bağlamında görülmelidir. Hukuk ve politik ekonomi perspektifinden bakıldığında merkezi olmayan finans, finansallaşmanın kritik bir aşamasıdır, sonrasında ortaya çıkan veya köklü bir yön değişikliği değildir. Teknolojinin kolaylaştırdığı borsa büyümesi, kâr ve gelirin eşit olmayan dağılımı ve artan özel ve kamu borçları arasındaki bağlantıların merkezi olmayan finansın finansal istikrara yönelik riskini belirlemede ihmal edildiği göz önüne alınmalıdır. Artan toplumsal bölünmeler ve siyasi kutuplaşma bağlamında demokratik ekonomik ve finansal yönetişime yeniliklerin nasıl getirileceği herkesin tahminidir.

Merkezi olmayan finansın bu bağlamda demokrasiyi destekleme yeteneğini test eden bir makalenin hayal kırıklığı yaratması kaçınılmazdır; gündeme getirdiği büyük ve zor sorulara cevap veremez. Ancak tartışmalar arasında köprü ve bağlantı kurmak yine de bu çabaya değer olabilir. Mezkûr makalede hukuk ve politik ekonomi alanındaki daha önceki çalışmalardan yararlanılıyor ve mevcut ekonomik ve finansal sistemin sürdürülmesinde hukukun rolünü inceleyen akademisyenler Katharina Pistor, Simon Deakin, John Coffee, Nick Bernards, Ilias Alami ve diğerlerinin son analizleri ele alınıyor. Bu nedenle, yalnızca düzenleyici otoriteleri değil, daha özellikli olarak, çoğunlukla politik açıdan tarafsız ve teknik olarak nitelendirilen yöntemlerin koruyucuları olan hukukçuları da iç gözlem ve özeleştiri yapmaya teşvik etmektedir. Merkezi olmayan finansın finansal katılımı kolaylaştırıp kolaylaştıramayacağı ve ne ölçüde kolaylaştırabileceği soruları, merkezi olmayan finans tartışmasının bir yüzüdür. Diğer tarafta ise hukukçuların, özünde demokratik, kapsayıcı ve dönüştürücü bir yönetim krizi olan mevcut ekonomik, finansal ve ekolojik krize etkili bir şekilde nasıl hitap edebilecekleri sorusu yer almaktadır.

[1] <https://scholarship.law.cornell.edu/facpub/1526/>

[2] <https://lpeproject.org/blog/all-debts-public-and-private/>

[3] <https://link.springer.com/book/10.1007/978-3-662-55568-2>

[4] <https://benjaminbraun.org/assets/pubs/braun-koddenbrock_three-phases.pdf>

[5] <https://rooseveltinstitute.org/wp-content/uploads/2022/04/RI_PublicOptionForAssetManagementUS_202204.pdf>

[6] <https://osf.io/preprints/socarxiv/hpbj2>

[7] <https://firstmonday.org/ojs/index.php/fm/article/view/13630/11605>

[8] <https://clsbluesky.law.columbia.edu/2024/04/10/how-to-regulate-fintech-crypto-assets-defi-and-other-financial-innovations/>

[9] <https://www.bis.org/events/conf100624/levinepaper.pdf>

[10] <https://digitalcommons.wcl.american.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=1700&context=facsch_lawrev>

[11] İfadenin İngilizcesi şu şekildedir: [“the rise of fintech also begs broader questions about the role and limits of bureaucratic expertise in our society (particularly the ability of government experts to engage in public-serving innovation), which is in turn part of a bigger debate about the role of public versus private in our financial system”]

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.